Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/4970 Esas 2011/6059 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/4970
Karar No: 2011/6059
Karar Tarihi: 23.05.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/4970 Esas 2011/6059 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/4970 E.  ,  2011/6059 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANTALYA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 27/12/2010
    NUMARASI : 2010/180-2010/470

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, paydaşı olduğu 27715 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı tarafından imar planına aykırı olarak otopark haline getirilmek suretiyle müdahale edildiğini, ihtara rağmen kendisine kullanım bedeli ödenmediğini ileri sürerek, taşınmazın otopark olarak kullanılmasının önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, taşınmazda paydaş olduğunu, haksız kullanım ve ecrimisil koşullarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, taşınmazda davacının kullanabileceği bölüm bulunduğu ve mevcut kullanımın paydaşların haklarını ortadan kaldırır nitelikte olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1 parsel sayılı taşınmazın arsa vasfı ile davacı, davalı ve dava dışı kişiler adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, mahkemece yapılan uygulama sonucunda ibraz edilen krokide A ile gösterilen kısmın davalı tarafça otopark haline getirilerek kullanıldığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
    Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " ahde vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
    O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
    Somut olaya gelince; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
    Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma ve değerlendirme yapılması, bu arada davalının tasarrufu dışında kalan bölümün niteliğinin ve davalı dışındakı paydaşların kullanımına uygun olup olmadığının saptanması, böylece uyuşmazlığın paylı mülkilet hükümleri uyarınca çözümlenmesi gerektiğinin anlaşılması durumunda, davacının da tasarrufuna uygun bir yer bulunup bulunmadığının belirlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davacının, temyiz itirazının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara