Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/4635 Esas 2011/6057 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/4635
Karar No: 2011/6057

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/4635 Esas 2011/6057 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, maliki olduğu taşınmazda davalıların müdahale ettiğini ve kullanımını engellediğini iddia ederek elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemiş. Mahkeme elatmanın önlenmesi isteğini kabul ederken ecrimisil isteği yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar vermiş. Dava dosyası temyiz edilince, Yargıtay kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olmasının doğru olmadığına ve kararın bozulmasına karar vermiş. Gerekçeli kararın hükme uygun yazılması gerektiği belirtilirken, HUMK'nun 376, 388, 389 ve 428. maddelerine vurgu yapılmış.
1. Hukuk Dairesi         2011/4635 E.  ,  2011/6057 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ÇİVRİL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 26/03/2010
    NUMARASI : 2008/336-2010/181

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, maliki olduğu 925 parsel sayılı taşınmaz içindeki yapılara ve müştemilata oğulları olan davalıların müdahale ettiğini, kullanımına engel olduklarını ileri sürerek, elatmanın önlenmesine ve ecrimisile karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ecrimisil isteğini atiye terk etmiştir.
    Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, çekişme konusu taşınmaza davalıların haklı ve geçerli neden bulunmaksızın müdahale ettiği gerekçesiyle elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne, ecrimisil isteği yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
    Karar, davalılardan Bayram tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. 
    Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteği yönünden davanın kabulüne, ecrimisil isteği yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
    Bilindiği üzere, tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi  asıldır. 
    Ne varki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.           
    İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. 
    Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek, mahkemece kısa kararda “davalının” gerekçeli kararda “davalıların” müdahalesinin men’ine denilmek suretiyle kısa karar ile çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,  23.5.2011  tarihinde oybirliğiyle karar  verildi.

     

     

     

     

     

     


     

    Hemen Ara