Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/2074 Esas 2011/6054 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/2074
Karar No: 2011/6054

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/2074 Esas 2011/6054 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/2074 E.  ,  2011/6054 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : AYDIN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 17/12/2010
    NUMARASI : 2008/753-2010/573

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, miras bırakını İ... H...’nın cezaevinde bulunduğu sırada, kendisinden alınan vekaletname ile murise ait taşınmazların murisin kızı ve damadı olan davalılar tarafından üzerlerine geçirildiğini, bir kısım taşınmazlarının satılarak parası ile başka taşınmazlar alındığını, muris aldatılarak işlemler yapıldığını, ayrıca yapılan işlemlerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapuların iptaline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında verdiği dilekçe ile miras bırakan adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar, iddiaların doğru olmadığını, mal kaçırma kastı bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, çekişme konusu taşınmazlara yönelik iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 
    Karar,  davacı vekili  tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi  raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. 
    Davacı, miras bırakana ait Aydın İli 861 parsel sayılı taşınmaz ile Didim İlçesinde kain 14143 parsel ve Milas İlçesinde bulunan 105 ada 194 ve 121 ada 316 parsel sayılı taşınmazların miras bırakandan temin edilen 25.4.1991 tarihli vekaletname kötüye kullanılmak suretiyle  temliklere konu edildiğini ileri sürerek, iptal isteğinde bulunmuş, ayrıca işlemlerin muvazaalı olduğunu ileri sürmüştür.
    Öncelikle belirtmek gerekir ki, murisin verdiği vekaletnamenin kötüye kullanıldığı iddiası ile açılan davalar, murise bağlantılı olarak açılır. Nitekim, davacı vekili 07.12.2010 tarihli dilekçesinde anılan hususa vurgu yaparak, tüm mirasçılar adına tescil isteğinde bulunmuştur.
    Oysa, eldeki davada dava dışı mirasçılar  vardır. O halde, davanın görülebilmesi tereke elbirliği mülkiyetine tabi olduğuna göre, tüm mirasçıların davaya katılmasının sağlanması ya da olurlarının alınması veya T.M.K."nun 640.maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması suretiyle iştirakin sağlanması şartına bağlıdır.
    Öte yandan, davada yalnızca tapu iptali isteğinde bulunulmuş, tescil yönünden herhangi bir talep olmamıştır.
    Bilindiği üzere; tapu kaydına (zilyetliğe dayanılarak  açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep  teşkil etmez. Bu durumda, mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan ibarettir. Değişik anlatımla, sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir  taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsendiği  -dolu pafta sistemi- genel ilke ile bağdaşmaz. Ne varki, davacı iptal değil, sadece tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. (YHGK. 11.11.1983 tarih, 981/8-80 Esas, 983/1162 Sayılı Kararı)
    Hal böyle olunca, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması ya da miras şirketine M.K."nun 640.maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi, davacıya tescil davası açması için önel verilmesi, açıldığı takdirde tescil davasının eldeki dava ile birleştirilmesi gerekirken, yukarıda belirtilen usuli eksiklikler tamamlanmadan neticeye gidilmiş olması doğru değildir.
    Kabule göre de, mahkemece işlemlerde kullanıldığı ileri sürülen vekaletname ve dayanak belgeler getirtilmeden, miras bırakanın vekaletname verdiği ve işlemlerin yapıldığı tarilerde tutuklu mu yoksa, hükümlü mü olduğu, bunun sonucu olarak  işlemlerde vasi aracılığıyla temsil edilmesi gerekip gerekmediği belirlenmeden ve miras bırakan tarafından veya adına yapılan tüm işlemler irdelenmeden karar  verilmiş olması da isabetsizdir.
    Davacının, temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,  23.05.2011  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara