Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/5437 Esas 2011/5702 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/5437
Karar No: 2011/5702

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/5437 Esas 2011/5702 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/5437 E.  ,  2011/5702 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ALANYA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 08/04/2010
    NUMARASI : 2009/125-2010/223

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı Hazine, kadastroca davalı adına tespit  ve tescil edilen 39 parsel sayılı taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, davalı lehine zilyetlikle edinme koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, tapu iptal ve tescil isteğine bulunmuştur.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddianın sübut bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar  verilmiştir.
    Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi  raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, tapu iptali ve tescili isteğine ilişkin olup, mahkemece iddianın sübut bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar  verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 39 parsel sayılı taşınmazın genel kadastro sırasında kayıt ve belgeye dayanılmaksızın, tarla vasfıyla, murisi annesi Fatma"nın satış suretiyle devrettiği ve 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 14.maddesinde öngörülen kazandırıcı zaman aşımıyla iktisap koşullarının gerçekleşmiş olduğu açıklanarak davalı adına tespit edildiği ve 31.10.2006 tarihinde kesinleşerek, davalı adına sicil kaydının oluştuğu anlaşılmaktadır.
    Her nekadar, yerel bilirkişi tarafından çekişme konusu taşınmazın eklemeli olarak 20 yıldan fazla süredir davalının zilyetliğinde bulunduğu beyan edilmiş ise de, mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen ziraat bilirkişi raporuna göre, çekişme konusu taşınmazın % 20-25 eğimli, taşlık, kayalık, makilik niteliğinde ekilmeyen yerlerden olup, tarım arazisi niteliği taşımadığı, hiçbir  zirai faaliyet yapılmadığının belirtildiği görülmektedir.
    Bu durumda, davalı lehine kazandırıcı zaman aşımıyla mülk edinme koşulların gerçekleşmediği belirlenmek suretiyle davanın kabulüne karar  verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının, öteki temyiz  itirazları yerinde değildir, reddine.
    Ancak, yargılama sırasında 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 3402 Sayılı Kadastro  Kanununun 36.maddesi hükmüne bazı ilave hükümler getiren 6099 Sayılı Yasanın 16.maddesinde, kadastro işlemlerine karşı, kamu kurum ve kuruluşları tarafından açılan davalar  nedeniyle, yargılama giderlerinden ve 29.5.1957 tarih 4/16 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı öngörülmüş olup, 6099 Sayılı Yasanın 17.maddesi ile de anılan hükmün uygulama sürecinin kararın infaz aşamasına kadar uzatıldığı bu düzenlemeye göre, davalının yargılama giderinden sorumlu tutulmaması gerektiğinden, karar bu yöne hasren bozulmalıdır.
    O halde, davalının bu yöne değinen temyiz  itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün bu nedene hasren HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,   11.5.2011  tarihinde oybirliğiyle karar  verildi.

     

     

     

     

     

    Hemen Ara