Esas No: 2011/4121
Karar No: 2011/5672
Karar Tarihi: 11.05.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/4121 Esas 2011/5672 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANTALYA 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/12/2010
NUMARASI : 2008/241-2010/448
Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları G..."ün, torunu olan davalı A..."e satış yetkisini içeren vekaletname verdiğini, vekil A..."in miras bırakana ait 13 parça taşınmazın bir kısmını kardeşi olan davalı M..."a, bir kısmını akrabası olan davalı İ..."e, M... İle İ..."in de diğer davalılara satış suretiyle temlik ettiklerini, tüm devirlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve miras payları oranında tescile, mümkün olmadığı takdirde de tazminata karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, muvazaa iddiasının doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlar, yargılama sırasında davalı İ... G..., kendisine temlik edilen taşınmazların devirleri sırasında para alışverişinin olmadığını, rica üzerine taşınmazları devralıp, daha sonradan gösterilen kişilere devrettiğini bildirmiştir.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazların temliklerinin muvazaalı olduğu gerekçesi ile tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Karar, taraf vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve miras payı oranında tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
Mahkemece, tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Miras bırakan G... Ş..."in torunu olan davalı vekil A...aracılığı ile 1, 2, 13, 14, 24 ve 25 parsel sayılı taşınmazlarını torunu olan davalı M..."a, M..."ın da 1, 2 ve 13 parsel sayılı taşınmazları davalı Ş..."e, 14, 24 ve 25 parsel sayılı taşınmazları davalı A... B..."a, 8, 9, 10, 11, 12, 21 ve 22 parsellerde kayıtlı taşınmazların akraba olan davalı İ..."e, İ..."in de davalı H..."a satış suretiyle temlik edildiği, anılan temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasıyla eldeki davanın açıldığı, yargılama sırasında bir kısım taşınmazların dava dışı şahıslara satış suretiyle devredildiği anlaşılmaktadır.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakanın satıma ihtiyacının olmadığı, taşınmazların gerçek değerleri ile satış değerleri arasında açık ve aşırı fark bulunduğu, taşınmazların ilk devrinden itibaren murisin torunları olan davalılar A... Ve M... ile murisin oğlu olan davalı R... Ş... Tarafından kullanıldığı, davalı İ...."in taşınmazları devralırken para ödemediği ve gösterilen şahıslara devrettiği sırada da para almadığını bildiren dosya arasına sunduğu yazılı beyanlarının da muvazaa olgusunu desteklediği, bunun sonucu olarak miras bırakanın aslında bağış olmasına karşın satış göstermek suretiyle çekişmeli taşınmazları torunu olan vekil A... aracılığı ile M... Ve İ..."e devrettiği, onlardan da taşınmazları hiç kulanmadıkları anlaşılan ve durumu bilen ve bilmesi gereken konumunda olan malikler A... B... , Ş... T... Ve H... K... "a devredildiği, bu sebeple anılan maliklerin de Türk Medeni Kanunun 1024. maddesi delaletiyle aynı kanunun 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacakları ve olayda muvazaa olgusunun gerçekleştiği belirlenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Öyleyse çekişme konusu 1, 2, 13, 14, 24 ve 25 parsellerde kayıtlı taşınmazlar açısından davalıların temyiz itirazları yerinde değildir. Reddi ile anılan parseller yönünden hükmün ONANMASINA,
Diğer çekişme konusu parsellere gelince; yargılama sırasında 25.09.2009 tarihinde 8, 9, 10, 11, 12, 21 ve 22 parsellerde kayıtlı taşınmazların dava dışı 3. kişilere satış suretiyle temlik edildikleri anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; dava açıldıktan sonra da sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanında doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş, HUMK" nun 186. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir.
Kendiliğinden (resen) gözetilmesi zorunlu bulunan bu usul kuralına göre, mahkemece diğer yana seçimlik hakkı hatırlatılarak davaya hangi kişi hakkında devam edeceği sorulmalı, sonucuna göre işlem yapılmalıdır.
Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda HUMK"nun 186. maddesi uyarınca usulü işlemin tamamlanması, ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Tarafların belirtilen sebeplerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,11.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.