Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/276 Esas 2011/5627 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/276
Karar No: 2011/5627
Karar Tarihi: 10.05.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/276 Esas 2011/5627 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/276 E.  ,  2011/5627 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 01/04/2010
    NUMARASI : 2008/691-2010/249

    Taraflar arasında görülen davada;                                                                                     
    Davacı Hazine, adına kayıtlı 1156 (184)  sayılı kök parselin Seyhan ve Adana Büyükşehir Belediyeleri tarafından imar uygulamalarına tabi tutularak park-orman alanında bırakıldığını, imar uygulamalarının İdari Yargıda iptal edildiğini ileri sürerek, imar öncesi duruma dönülmek suretiyle kök parselin adına tescilini, bunun mümkün olmaması halinde zararının tazminini istemiştir.
    Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, son imar uygulamasında  kök parselin park-orman alanında bırakılıp sicilden terkin edildiği, eski hale ihyasının mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı Hazine tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 10.05.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden Hazine vekili Avukat G... Ş... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekilleri Avukatlar gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    Dava, imar öncesi kadastral parselin ihyası, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişmeli 1156 (184) parsel sayılı taşınmazın ihdas suretiyle Hazine adına sicile kayıtlandığı, sonradan çeşitli imar uygulamalarına konu edildiği anlaşılmaktadır.
    Davacı Hazine, imar uygulamalarının İdari Yargıda iptal edildiğini ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.
    Mahkemece, taşınmazın park-orman alanında bırakılıp sicilden terkin edildiği, ihyasının mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Bilindiği üzere, yürürlükten kalkmış bulunan 6785 Sayılı İmar Yasası"nın 42., daha sonra yürürlüğe girmiş olan 3194 Sayılı İmar Yasası"nın l8. maddesine göre belediyeler, yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların planlarının fen, sağlık ve çevre koşullarına uygun biçimde oluşturulmasını sağlamak amacıyla imar sınırı içerisinde bulunan binalı ve binasız arsa ve arazileri   maliklerinin   veya   diğer   hak   sahiplerinin   olurlarını   aramaksızın,  hamur  kuralını uygulamak suretiyle birbirleriyle, yol fazlası ile kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, bağımsız paylı veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya, resen tapu işlemlerini yapmaya yetkilidir. 298l Sayılı Yasa"nın 3290 Sayılı Yasa ile değişik 10/C  maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir. Gerek imar kanunları ile yapılan parselasyon işlemlerinin gerekse imar affı yasalarında öngörülen imar ıslah çalışmalarının bir idari karara dayandığı kuşkusuzdur. İdari karara yönelik davaların inceleme yeri de idari yargıdır.
    O halde bu tür uygulamalarla oluşan kayıtlarının iptali isteğiyle açılan davalar, kayıtların oluşumuna esas alınan, diğer bir söyleyişle tapu kaydının illeti ve sebebi sayılan idari kararın değiştirilmesi veya ortadan kaldırılması sonucunu doğuracağından, idari karar idari yargı yerinde ortadan kaldırılmadıkça genel yargıda tapu sicilindeki gerekli düzeltmenin yapılabilmesi mümkün değildir.
    Somut olayda, ihyası istenen 1156 (184) sayılı kök parseli imar uygulaması ile vasfı değiştirip yeşil alana ayrılmış ve taşınmaz sicil dışı bırakılmış olsa dahi, imar işleminin İdari Yargıda iptal edilmesiyle, işlemin kapsadığı tüm uygulamalar iptal edilmiş sayılacağından, taşınmazın yeşil alanda kalmasının sonuca bir etkisi yoktur.
    Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler de gözetilmek suretiyle işin esasının değerlendirilmesi ve bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
    Hazinenin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 10.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

     

    Hemen Ara