Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3698 Esas 2011/5389 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/3698
Karar No: 2011/5389

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3698 Esas 2011/5389 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/3698 E.  ,  2011/5389 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 20/12/2010
    NUMARASI : 2010/50-2010/508

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, miras bırakanın mal kaçırmak amacıyla 1 ve 2 nolu bağımsız bölümleri  satış yoluyla kızları davalılara temlik ettiğini, satışların gerçek olmadığını ileri sürerek muvazaa nedeniyle yasal miras payının kendisine teslimine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı S..., dava konusu taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, alım gücünün bulunduğunu, iddiaların doğru olmadığını  belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı M..., dava konusu taşınmazlarda davacının miras payı olduğunu kabul ettiğini savunmuştur.
    Mahkemece, çekişme konusu taşınmazlarda davacının da miras payı olduğu, davalı Mine’nin bu yöndeki kabul beyanının kendisini bağlayacağı, diğer davalı bakımından da güçlü delil mahiyetinde olacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
      Karar, davalı S... Tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.      
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakan K... M...’in 23.01.1996 tarihli akitle 1 nolu meskeni kızı davalı M...’ye, 05.09.2005 tarihli akitle 2 nolu meskeni kızı davalı S...’e satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    İddianın ileri sürülüş biçimi ve içeriğinden davacının anılan temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu ileri sürüp miras payı oranında iptal ve tescil isteğinde bulunarak eldeki davayı açtığı, davalıların ise miras bırakanın davacıya da taşınmaz devri yaptığını savundukları görülmektedir.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda  yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay  sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. 
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olayda; hükme elverişli araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
    Hal böyle olunca; yukarıdaki ilke ve olguları kapsar biçimde gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, miras bırakanın mal paylaştırma iradesi ile mi ya da mal kaçırma amacıyla mı hareket ettiğinin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde ortaya konulması, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
    Davalı Sevinç’in, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,   05.05.2011  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


     

    Hemen Ara