Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/5418 Esas 2011/5385 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/5418
Karar No: 2011/5385

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/5418 Esas 2011/5385 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/5418 E.  ,  2011/5385 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KARAİSALI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 28/11/2006
    NUMARASI : 2004/669-2006/678
     
    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, Ramazanoğlu Halilbeyoğlu Piri Mehmet Paşa vakfiyesi kapsamında bulunan 111 ada 246 ve 247 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespiti ile davalılar miras bırakanı adına tescil edildiğini, sahih vakıf kapsamında bulunan taşınmazların zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile Ramazanoğlu vakfı veya Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Asli müdahil, 111 ada 246 ve 247 parsel sayılı taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kadim yayla olduğunu ileri sürüp davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar, yargılamaya katılmadıkları gibi davaya cevap da vermemişlerdir.
    Mahkemece, çekişme konusu taşınmazların dayanak vakfiye kapsamında olduğu, yayla vasıflı devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin özel mülkiyete konu olamayacağı gibi vakıf malı da olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine, asli müdahil davanın kabulüne karar verilmiştir.
      Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi  raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.   
    Asıl dava, vakfiyeye dayalı tapu iptali ve tescil isteğine, müdahil hazinenin talebi ise, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında ‘yayla’ niteliğinde olduğuna ilişkin iptal ve 3402 sayılı yasanın 16/B maddesi hükmü uyarınca sınırlandırılarak özel sicilinde gösterilmesi isteğine ilişkin olup, mahkemece, asıl davanın reddine, müdahil hazine davasının kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 246 ve 247 parsel sayılı taşınmazların 1937 tarihli vergi kaydına istinaden 18.04.1994 tarihinde, kadastro tutanağının “mülkiyet” hanesine H... Oğlu M... K... İsmi yazıldıktan sonra “edinme sebebi” sütununda Karaisalı Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/164 esas sayılı dosyasında davalı olduğu gerekçesiyle 3402 sayılı yasanın 5. maddesi gereğince “davalı” olarak tespitinin yapıldığı ve tapu sicil kütüğünde de malik belirtilmeksizin taşınmazların çap kaydının oluşturulduğu anlaşılmaktadır.
    Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme neticesinde, gerçekten taşınmazların vakfiye kapsamında olduğu, Kızıldağ Yaylası olarak bilinen bölgede bulunduğu belirlenmiş ise de, çekişme konusu taşınmazların vakıf malı olduğunun kabul edilebilmesi için münhasıran vakfiyesinde yazılı olması zorunludur. Oysa, vakfiyenin kapsamında böyle bir kaydı bulunmadığı da sabittir.
    O halde, mahkemece, vakıfların açmış olduğu davanın reddine karar verilmiş olması doğrudur.
    Ancak, vakıfların açmış olduğu davaya hazine tarafından yukarıda değinilen hususlar ileri sürülmek suretiyle asli müdahale talebinde bulunulmuştur. HUMK. nun 53. vd. maddelerinde feri müdahaleye yer verilmiş ise de, asli müdahale bakımından mevzuatta bir hüküm bulunmamakla beraber, açılan bir davada dava konusu şey üzerinde taraflar dışında hak iddia eden kişinin hukuki durumu asli müdahil olarak doktrin ve uygulamalarda kabul edilmiştir.
    Mahkemece de, asli müdahil konumunda bulunan hazinenin talebi kabul edilerek hüküm altına alınmış ise de, yargılama sırasında dosyaya celp edilen Karaisalı Asliye Hukuk Mahkemesinin ve Kadastro tutanağında yer verilen 1991/164 esas sayılı dava dosyasının tetkikinden; davacı M... Z... ve arkadaşları tarafından, miras bırakan A... Z...’tan intikal gören 04.01.1936 tarih, 9 nolu tapu kaydının miktarının tashihi talebine ilişkin olduğu, mahkemece, çekişmeli yerin devlet ormanı olup, tapu kaydının gayri sabit hudutlu bulunduğundan miktarı ile geçerli olduğunun belirlenerek davanın reddine karar verildiği, anılan kararın derecattan geçerek 12.09.2004 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.
    Anılan davada, hazine taraftır. O halde, taşınmazın niteliği bakımından orman olma hususunun hazineyi bağlayacağı kuşkusuzdur.
    Ne var ki, mahkemece, mahallinde çekişmeye konu edilen parsellerin anılan davanın kapsamına girip girmediği belirlenmiş değildir. Keşif neticesi anılan dava kapsamında olduğunun saptanması halinde taşınmazın orman olma vasfı kesinleşmiş bulunduğu gözetilerek orman niteliği ile hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzeri hüküm tesisi isabetli değildir.
    Şu da belirtilmelidir ki, Anayasanın 169. maddesinde bazı yasal düzenlemeler hariç, ormanların sınırları daraltılamaz ve kamu malı olma keyfiyeti izale edilemez ve 6831 sayılı yasanın 11. maddesi hükmü uyarınca ‘orman’ niteliği ile hazine adına kaydı gerekir. Bu husus, taşınmazın niteliği itibariyle kamu düzenini ilgilendirdiğinden resen gözetilmesi gereken bir olgudur.
    Hal böyle olunca; yukarıda açıklandığı şekilde araştırma yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir
    Davacı Adana Vakıflar Bölge Müdürlüğünün bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle,  HUMK."nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan  peşin  harcın  temyiz  edene  geri  verilmesine, 05.05.2011  tarihinde   oybirliğiyle  karar verildi.


     

    Hemen Ara