Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3132 Esas 2011/5129 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/3132
Karar No: 2011/5129

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3132 Esas 2011/5129 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/3132 E.  ,  2011/5129 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANAMUR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 24/06/2009
    NUMARASI : 1989/536-2009/208

    Taraflar arasında görülen davada;  
    Davacı, kayden malik olduğu 12.02.1973 günlü ve 20 sıra nolu tapu kaydının kadastro tespiti sırasında uygulanmadığını, tapu kapsamındaki yerin 142 parsel içinde tespit edildiğini ileri sürerek, tapu kaydı kapsamında kalan yerin adına tescilini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, -davacı tarafça duruşma istekli olmak üzere- taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği dava değeri yönünden reddedilip, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, tapuya dayalı tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    İddianın ileriye sürülüş biçiminden ve içeriğinden; davacının 12.02.1973 günlü ve 20 sıra nolu tapu kaydı ile malik olduğu taşınmazın kadastro sırasında adına tescil edilemediğini ileri sürerek, eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; harita ve krokisi  bulunan tapu kayıtlarına Medeni Kanunun 719., 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi uyarınca kapsam belirleneceği kuşkusuzdur.Ancak böyle bir harita ve kroki yoksa veya uygulanabilir nitelik taşımıyorsa öncelikle tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte Tapu Sicil Müdürlüğünden istenilmesi,gitti kayıtlarının yüzölçümlerinde veya sınırlarında bir değişiklik varsa dayandığı belgelerin incelenip,doğru ve yasal bir nedenin bulunup bulunmadığının araştırılması, doğru esasa dayanmıyorsa,ilk tesisindeki sınırlara itibar edilmesi,ayrıca uygulamada yararlanmak üzere varsa komşu taşınmaz kayıtlarının getirtilmesi,böylece yanların dayandığı,usulüne uygun olarak çıkarılmış tüm belgeler toplandıktan,dosya öteki yönlerden de keşfe hazır hale geldikten sonra yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılması, kayıtlardaki her sınır yerel bilirkişi veya bilirkişilerden sorulup arazi üzerinde tespit edilmesi;gerektiğinde sınırlar hakkında açıklayıcı doyurucu bilgiler alınması, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağının sağlanması,komşu taşınmaz kayıtlarının da aynı şekilde uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi gerekir.Öte yandan sınırlar değişebilir nitelikte ise veya tam olarak kapanmayıp açık yönler kalıyorsa, kayda değişmez sınırlarla bağlantı kesilmemek suretiyle miktarına göre kapsam belirlenmesi, ayrıca tapu fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerden keşifte saptanan bilgi ve bulgulara uygun ve uygulamayı tam olarak yansıtan, infaza elverişli rapor ve kroki alınması zorunludur.            Somut olaya gelince; yukarıda açıklanan ilkeleri kapsar biçimde hükme yeterli bir araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
    Şöyle ki, eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen kadastro mahkemesi dosyasındaki kroki ile eldeki davada davacının dayandığı tapu kaydına tayin edilen kapsama göre, komşu parsellerin birbirini teyit etmediği komşu 167 parsele (ifrazdan önceki) uygulanan dayanak tapu kaydının güneyinin deniz okuduğu davacı dayanak tapu kaydının sınırını okumadığı görülmektedir. Öte yandan, tapu kaydının başka taşınmazlara revizyon görüp görmediği araştırılmamış, çekişmeli yer yönünden 3402 Sayılı Yasanın 14.maddesi koşulları da dikkate alınmamıştır. 
    Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler ve belirlenen olgular gözetilerek hükme yeterli bir araştırma yapılması, bilirkişilerden infaza elverişli rapor ve kroki alınarak, komşu parsel kayıtlarıyla denetimin sağlanması, ondan sonra sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
    Tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü     HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.05.2011  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara