Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 267 ada 8 parsel sayılı taşınmazı davalıların haksız kullandıklarını ileri sürerek elatmanın önlenmesine ve aylık 200,00. TL ecrimisilin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazı davalı N. ile yapılan sözlü kira sözleşmesine istinaden diğer davalıların kullandıkları, kira sözleşmesine dayalı tahliye istemine ilişkin davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz etmiş olmakla, tetkik hakimi . .raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, taraflar arasında kira sözleşmesi bulunduğu, davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 8 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya ait olduğu, davalıların kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakları bulunmadığı, bir kısım davalıların kiracılık savunmasında bulundukları anlaşılmaktadır.
Davacı, çekişmeli taşınmazı davalıların haksız kullandıklarını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Başka bir ifade ile, davacı, Türk Medeni Yasasının 683. maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına istinaden istekte bulunmuştur.
Hemen belirtilmelidir ki, taraflar arasında kira sözleşmesinin varlığının belirlenmesi halinde, davalıların dava konusu taşınmazdaki daireleri kullanımının haksız olduğu söylenemeyecektir.
Somut olayda ise, davacı bir kamu kuruluşu olup, davalı Necmi’den dava konusu taşınmazı 21.12.2000 tarihinde kamulaştırma suretiyle edindikten sonra, mevsimin kış olması nedeniyle Mayıs 2001 tarihine kadar anılan davalının taşınmazı kullanımına 12.12.2000 tarihli protokolde açıklandığı şekilde muvafakat ettiği, anılan sürenin bitiminde taşınmazın hiçbir ihtara gerek kalmadan hemen terk edileceğinin taraflar arasında aynı protokol ile kararlaştırıldığı, davalı N.nin de bir kısım kişilere taşınmazda bulunan 4 adet daireyi kullandırdığı görülmektedir.
Dosya kapsamı ile, davalı N. ile diğer davalılar arasında yukarıda açıklanan işleyiş tarzında bir an için kira ilişkisinin kurulduğu var sayılsa bile bu husus davacıyı bağlamayacaktır. Esasen, davacı bir kamu kuruluşu olup, taşınmazını kiraya vermesi özel koşul ve prosedüre bağlıdır. Somut olayda böyle bir yön izlenmiş de değildir.
Bu durumda, davacı yönünden kira sözleşmesinin varlığından söz edilemez.
Hal böyle olunca; mahkemece, işin esasına girilerek, keşfen dava konusu taşınmazdaki hangi davalının hangi daireyi kullandıklarının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,28.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.