Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki bulunduğu mesken nitelikli 5 nolu bağımsız bölümü satın aldıktan sonra davalının taşınmazı haksız yere işgal ettiğini öğrendiğini, kira bedeli ödemediği gibi kira sözleşmesi yapmaya da yanaşmadığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesine ve taşınmazı satın aldığı Ekim 2006 tarihinden karar tarihine kadar 5.000.-TL ecrimisile karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ecrimisil isteğini 14.616.-TL"ye yükselterek, dava dilekçesini ıslah etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kayden davacıya ait çekişme konusu taşınmaza, davalının haklı ve geçerli bir nedeni olmadan elattığı gerekçesi ile elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .. raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava; elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkemece; elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrmisil isteğinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacının, kayden maliki bulunduğu 5 nolu bağımsız bölüme, davalının haksız yere elattığını ileri sürerek, eldeki davayı açtığı, dava dilekçesinde dava değeri olarak yalnızca ecrimisil miktarı olan 5.000.-TL"yi gösterdiği, yargılama aşamasında bilirkişinin taşınmazın değeri yönünden görüş bildirmemesi üzerine, davanın açıldığı sulh hukuk mahkemesinde davacı vekilinin taşınmazın değerini 65.000-TL. olarak beyan ettiği ve buna göre de mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine intikal ettirildiği, görevli mahkemede de bildirilen değer üzerinden harç ikmali yapılmadığı gibi, nihai kararla birlikte de elatmanın önlenmesi istemi kabul edildiği halde taşınmazın değeri dikkate alınmadan kabul edilen ecrimisil miktarı üzerinden harcın hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür davalarda HUMK.’un 413. ve 492 Sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesi uyarınca; dava değerinin ve buna göre alınacak harcın elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından, elatmanın önlenmesi isteğinin yanında yıkım isteği de varsa dava değeri yıkım ile elatılan yerin değerinin toplamından (04.03.1953 tarih, 10/2 sayılı İ.B.K ) ibaret olacağı kuşkusuzdur.
Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Yasası, harç alınması veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesini ve harcın yatırılmaması halinde de ne gibi bir mukteza tayın edileceğini 30. ve 32. maddelerinde hükme bağlamıştır. Anılan Yasanın 30 ve 32. maddelerinde ise yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır.
Hal böyle olunca, dava dilekçesinde elatıldığı iddia edilen yerle ilgili davacı tarafından bildirilen 65.000.-TL değere göre nispi harç ikmali yaptırılarak, işin esasına girilmesi, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalının, temyiz itirazları belirtilen sebeplerle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.4.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.