Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3935 Esas 2011/4979 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/3935
Karar No: 2011/4979

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3935 Esas 2011/4979 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/3935 E.  ,  2011/4979 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ALANYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 20/01/2011
    NUMARASI : 2009/77-2011/49

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, kayden vakfa ait 2 parsel sayılı taşınmaza davalının bina yapmak ve muz ağacı dikmek suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur.
    Davalı, 30 yıldır taşınmazı kullandığını, ecrimisil isteğini kabul  ettiğini, yıkım isteğine kabul etmediğini bildirmiştir.
    Mahkemece, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin reddine, ecrimisil isteğinin kabulüne karar  verilmiştir. 
    Karar, davacı vekili  tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi  . .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkin olup, mahkemece, sadece  ecrimisil isteği kabul edilmiş, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteği, davacının taşınmazı aldığı sırada davalının kullanımındaki evin taşınmazda bulunduğu, ayrıca tapu kaydında üzerindeki evin davalıya ait olduğunun belirtildiği gerekçesiyle reddedilmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki, kayıt üzerinde bulunan muhdesat şerhi sahibine kişisel hak sağlar. Bu hakkın ise, T.M.K. 724.maddesinden kaynaklanan temliken tescil isteme olduğu tartışmasızdır. Ne varki, eldeki davada bu konuda açılmış bir davada bulunmamaktadır.
    O halde, mülkiyet hakkı ile kişisel hakkın karşı karşıya gelmesi durumunda, mülkiyet hakkına değer verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Somut olayda da, davacı T.M.K. 683.maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkında dayalı olarak eldeki davayı açtığına göre, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin de kabulüne karar  verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme  ile anılan isteklerin reddine karar  verilmiş olması isabetsizdir.
    Kaldı ki, kabul tarzı itibariyle davada ileri sürülen istekler gözetildiğinde, taraflar arasındaki çekişme taşınmazın aynına ilişkin olup davanın nispi harca tabi olacağında da kuşku yoktur. Diğer taraftan, 5737 Sayılı Yasanın 77.maddesinde her nekadar vakıf idaresinin her türlü işlemlerden dolayı harçtan muaf olduğu öngörülmüş ise de, HGK 24.12.2008 tarih 777/788 sayılı kararında belirtildiği üzere, vakıflar yargı harçları yönünden harçtan muaf değildir. Öte yandan, açılan dava nispi harca tabi olduğuna göre davanın görülebilmesi ve sürdürülmesi için Harçlar Yasasının 16.maddesi ve 04.3.1953 tarih 10/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı  hükmü uyarınca elatmanın önlenmesi yanında yıkım ve ecrimisil isteği de bulunduğu takdirde, dava değerinin her üç isteğin toplamı olacağı sabittir. Harcın ikmal edilmemesi halinde aynı yasanın 30 ve 32.maddesinde ne gibi işlemler yapılacağı da açıkça belirtilmiştir. Öyleyse, harç ikmali yapılmadan davanın görülmesi ve neticeye bağlanmasının da doğru olduğu söylenemez.
    Hal böyle olunca, davacı idarenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.4.2011  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     

     

     

     

     

     

     

    Hemen Ara