Esas No: 2011/4536
Karar No: 2011/4930
Karar Tarihi: 27.4.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/4536 Esas 2011/4930 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/10/2010
NUMARASI : 2009/486-2010/607
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 22 parsel sayılı taşınmazdaki 3,4 ve 9 nolu bağımsız bölümleri davalıların haksız olarak kullandıklarını ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, 22 sayılı parseldeki 3-4 ve 9 nolu bağımsız bölümlere elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 22 parsel sayılı taşınmazdaki 3, 4 ve 9 nolu bağımsız bölümlere el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteği ile eldeki davanın açıldığı, ne var ki, dava dilekçesinde dava değeri olarak istenilen ecrimisil miktarının belirtildiği, el atıldığı iddia edilen çekişmeli bağımsız bölümlerle ilgili bir değer gösterilmediği; sonradan ıslah yoluyla talep edilen ecrimisil miktarının artırıldığı, ancak, çekişmeli bağımsız bölümlerin değeri keşfen belirlendiği halde, keşfen belirlenen değer üzerinden de harç alınmaksızın neticeye gidildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 492 Sayılı Harçlar Yasasının 16.maddesinde, elatmanın önlenmesi davalarında elatmanın önlenmesiyle birlikte ecrimisil istendiği takdirde, dava değerinin her iki isteğin toplamından ibaret olacağı hükmü öngörülmüştür.
Hemen belirtilmelidir ki, el atmanın önlenmesi isteğinin taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır.Bu tür bir davada, HUMK.’ nun 413 ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 26, 27, 28, 30 ve 32 maddelerinin öngördüğü işlemin yerine getirilmesi ve gerekli olan harcın alınması zarureti vardır.
Harçlar Kanunu harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesini hükme bağlamıştır.492 Sayılı Kanunun 32.maddesinde ise yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmış 30.madde hükmünde de “…muhakeme sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa yalnız o celse için muhakemeye devam olunur; takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. HUMK.’ nun 409.maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Oysa, mahkemece değinilen ilkeler ve düzenlemeler gözetilmeksizin ayrıca öngörülen usulü işlemler gerçekleştirilmeksizin sonuca gidilmiştir.
Öyleyse, el atmanın önlenmesi isteği yönünden yazılı olduğu üzere verilen kararın yasal olduğu söylenemez.
Hal böyle olunca, el atmanın önlenmesi isteği yönünden taşınmazın keşfen belirlenen değeri üzerinden yukarıda açıklandığı şekilde işlem yapılması, ondan sonra bir hüküm kurulması gerekirken değinilen husus gözardı edilerek işin esası bakımından yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalıların temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.4.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.