Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/4296 Esas 2011/4929 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/4296
Karar No: 2011/4929
Karar Tarihi: 27.04.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/4296 Esas 2011/4929 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/4296 E.  ,  2011/4929 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANKARA 21. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 09/11/2010
    NUMARASI : 2009/322-2010/374

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, taşınmazına komşu park ve yeşil alanın davalı Belediyece diğer davalı LÖSEV"e tahsis edildiğini, davalı LÖSEV"in etrafını duvarla çevirmek, bina yapmak ve asfalt dökmek suretiyle kullanması nedeniyle taşınmazının değer kaybına uğradığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve eski hale getirilmesini istemiştir.
    Davalılar, dava konusu imar planında park ve yeşil alan olarak ayrılan taşınmazın Belediye Meclis kararı uyarınca kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olan davalı LÖSEV"e 25 yıllığına tahsis edildiğini, tahsis amacına uygun olarak kullanıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, yargı yolu bakımından mahkemenin görevsiz olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, elatmanın önlenmesi ve eski hale getirme isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın davalı LÖSEV"e, 5393 sayalı Yasanın 18.maddesi hükmü uyarınca, davalı Belediye tarafından alınan Belediye Meclis Kararı uyarınca tahsis edildiği, anılan tahsis kararının idari tasarruf olup, davalı Belediyenin yaptığı tahsis işlemine göre diğer davalı LÖSEV"in kullanımının müdahale oluşturduğu iddiasına ilişkin davaya bakmaya İdari Yargı Yerinin görevli olduğu gerekçesiyle, yargı yolu bakımından görevsizliğe, bu nedenle dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
    Davacının, maliki olduğu 1 parsel sayılı taşınmaza komşu, çekişme konusu yerin, imar planında yeşil alan olmasına karşın davalı Belediye tarafından diğer davalı LÖSEV"e tahsis edildiğini, davalı LÖSEV"in de etrafını yüksek duvarla çevirmek, üzerine bina yapmak ve asfalt dökmek suretiyle çekişmeye konu yeşil alanı kullandığını, bu durumun yeşil alandan yararlanmayı önlediğini, taşınmazının değer kaybına neden olduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yeşil alan olarak eski haline getirilmesi isteğiyle eldeki davayı açtığı, iddianın ileri sürülüş biçiminden ve içeriğinden, davada TMK"nun 737. maddesinden kaynaklanan komşuluk hukukuna dayanıldığı açıktır. Bilindiği üzere, çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet: geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir.
    O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama, zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır.
    Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur
    Somut olaya gelince; davada komşuluk hukukuna dayalı olarak elatmanın önlenmesi ve eski hale getirme isteğinde bulunulduğuna göre, bu tür ihtilafların inceleme yerinin Adli Yargı Yeri olduğu gözetilmeksizin, yargı yolu bakımından Mahkeminin görevsizliğine, bu nedenle dava dilekçesinin reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
    Hal böyle olunca, işin esasına girilerek, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda gerekli araştırma, inceleme ve değerlendirmenin yapılması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara