Esas No: 2011/1330
Karar No: 2011/4906
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/1330 Esas 2011/4906 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : DİVRİĞİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/04/2010
NUMARASI : 2009/369-2010/77
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kadastro çalışmasında davalı adına tespit gören 13 parça taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı,davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddiaların kısmen kanıtlandığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı Hazine temsilcisi tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi . raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazların 3402 sayılı yasa hükümleri uyarınca yapılan kadastro tespiti sırasında kayıt ve belgeye dayanılmaksızın davalı köy tüzel kişiliği adına tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı Hazine, anılan taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altında sayılan yerlerden olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Mahkemece, 104 ada 7, 113 ada 23 ve 124, 116 ada 13 parseller yönünden davanın kabulüne, 113 ada 24 parsel hakkında husumetten, diğer parseller bakımından esastan davanın reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; kabul kapsamına alınan 104 ada 7 parsel sayılı taşınmazın köy su deposu olarak ve bina niteliğinde kullanıldığı sabittir.3402 sayılı yasanın 16/A maddesi hükmü uyarınca hizmet mallarının, içinde bulunduğu tüzel kişilik adına tescil edileceği açıktır. Anılan taşınmazda su deposu ve kamu hizmet malı olarak köy hükmi şahsiyeti tarafından kullanıldığına göre bu parsel hakkında davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabul kapsamına alınmış olması doğru değildir. Ancak, bu husus temyize gelenin sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır.
Bilindiği üzere; 3402 sayılı yasanın 16/A,B,C maddeleri kapsamında olan ve nitelikleri belirtilen taşınmazlar dışında kalan hali, boz v.s. nitelikli taşınmazların 3402 sayılı yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde mülk edinilebileceği tartışmasızdır. Anılan madde hükmünde öngörülen mülk edinme koşullarından biri edinen kişinin sıfatının yanında fasılasız ve davasız vaziyette 20 yıllık zilyetlik yani süre, diğeri taşınmazın niteliği, bir diğeri ise yasada öngörülen kısıtlamalardan (sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüm) ibarettir. Buna göre anılan yasanın 14. maddesinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinebilecekler gerçek kişiler olabileceği gibi kamu tüzel kişilerinden sadece özel idare ve köy tüzel kişiliğinin iktisap yetkisi bulunmaktadır. Buna göre davalı köy tüzel kişiliğinin, koşulların gerçekleşmesi halinde 14. madde hükmünden yararlanması olanaklıdır.
Nevar ki; mahkemece yapılan araştırma inceleme sonunda taşınmazın niteliği itibariyle 3402 sayılı yasanın 16. maddesinde nitelikleri sayılan taşınmazlardan olmamakla beraber aynı yasanın 14. maddesindeki koşulların gerçekleşmediği dosya kapsamı ile sabittir.
O halde, dava dışı üçüncü kişiye ait olduğu anlaşılan 113 ada 24 parsel dışında hakkında ret kararı verilen diğer parseller yönünden 3402 sayılı yasanın 18/1 maddesi hükmü uyarınca davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle, HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 27.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.