Esas No: 2011/4186
Karar No: 2011/4863
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/4186 Esas 2011/4863 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : MERSİN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/03/2010
NUMARASI : 2008/398-2010/107
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakan babaları T.Y.in banka kredisi ile satın aldığı 7608 ada 6 parsel sayılı taşınmazdaki A Blok 16 nolu bağımsız bölümü ölümünden iki gün önce davalıya satış suretiyle devrettiğini, ancak resmi senetteki imzanın murise ait olmadığını, muris adına yapılan hayat sigortasından da 60.000.-TL alınarak davaya konu yerin ipotek borç bakiyesinin ödenerek ipoteğin kaldırıldığını ileri sürerek, tapu iptal ve adlarına tescil, bu mümkün olmazsa hayat sigortasından ödenen ipotek bedeli 60.000.-TL"nın tahsiline karar verilmesi isteminde bulunmuşlardır.
Davalı, iddiaların asılsız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, Adli Tıp Kurumu raporu gereğince resmi akitteki imzanın murisin eli ürünü olduğu gerekçesiyle tapu iptal ve tescil isteminin reddine; Alacak davası yönünden HUMK 409. ve Harçlar Yasasının 30. maddeleri gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, tapu iptal, tescil olmazsa alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece, tapu iptal ve tescil davasının reddine, alacak istemi yönünden davanın HUMK."nun 409. ve Harçlar Yasasının 30.maddeleri gereğince yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 7608 ada 6 parsel sayılı taşınmazdaki 16 nolu bağımsız bölüm üzerinde HSBC Bank A.Ş. lehine 1.derecede ipotek tesisli iken davacıların miras bırakanı T.Y.tarafından 28.12.2007 tarihli akitle davalı Sevim Birkan"a satış suretiyle devredildiği anlaşılmaktadır.
Davacılar, öncelikle resmi akitteki imzanın murisin eli ürünü olmadığını ileri sürerek, tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde murisin ferdi kaza sigortası uyarınca bankaya ödenen ve ipoteğin kaldırılmasına esas alınan bedel nedeniyle davalının sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek, 60.000.-TL"nın tahsilini istemişlerdir.
Mahkemece, davacıların öncelikli isteği bakımından, Adli Tıp Kurumu raporu ile akitteki imzanın murise ait olduğu saptanmak suretiyle tapu iptal ve tescil isteğinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacıların, bu yöne ilişkin temyiz itirazları yeride değildir. Reddine.
Ne varki, davacılar söz konusu ipoteğin karşılığı ve bankaya ödenen bedelin kendilerine bırakıldığını savunmuşlardır.
Gerçekten de, mirasçılar arasında T.M.K."nun 676.maddesi hükümleri uyarınca yazılı olmak kaydıyla böylesi bir belgenin bulunması halinde artık bedelin sadece davacılara ödeneceği kuşkusuzdur. Yok eğer geçerli bir taksim sözleşmesi bulunmuyor ise murisin terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğundan tüm mirasçıların davada yer almaları zorunludur. (T.M.K."nun, 640.maddesi) Eldeki davada, murisin dava dışı mirasçısının olduğu da sabittir.
Somut olayda, mirasçılar arasında taksim sözleşmesi yapıldığı dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. O halde, yapılan taksim sözleşmesinin de bu bağlamda değerlendirilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, dava M. C.ve Ö.Y.e velayeten N. K. tarafından açılmış, yargılamanın devamı sırasında M. C.Y.in rüştünü kazanmasıyla da annesinin davada temsil yetkisinin kalmadığı, temsil yetkisi sona eren davacının annesinin tayin ettiği vekil vasıtasıyla davanın sürdürülüp sonuçlandırılamayacağı açıktır. Bu durumda, davacı M.C."in davada yer almasının sağlanması ya da davayı takip eden avukata vereceği vekaletname ile davanın sürdürülmesinin gerektiğinin gözardı edilmesi de isabetsizdir.
Tüm bunların yanında, bilindiği üzere terditli davada davacı iki ayrı talepte bulunur. Ancak, bu talepleri kademeli olarak yapar. Davacılar, ilk önce asıl talep hakkında karar verilmesini ister, ikinci isteğini ise, asıl talebin reddedilmesi ihtimali için yapar. Terditli davalar hakkında HUMK."da bir hüküm yoktur.Ancak, davacıların korunmaya değer hukuki yararı var ise terditli davaların caiz sayılması usul ekonomisine uygundur. Nitekim, bu husus yerleşmiş Yargıtay İçtihatları ile de kabul edilmiştir.
Somut olayda dava, 60.000.-TL değer gösterilmek suretiyle açılmış ve bu değer üzerinden harç yatırılmıştır.
Hal böyle olunca, yukarıda değinilen usuli eksiklikler giderildikten sonra terditli istek bakımından işin esasının incelenmesi ve varılacak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacıların, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.4.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.