Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3528 Esas 2011/4796 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/3528
Karar No: 2011/4796

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3528 Esas 2011/4796 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/3528 E.  ,  2011/4796 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ÇUBUK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 21/09/2010
    NUMARASI : 2009/241-2010/468

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, ortak miras bırakanları N G’ın, dava konusu 424 ada, 3 parsel sayılı taşınmazda yer alan 9 nolu bağımsız bölümünü, ölümünden bir ay önce, tapuda satış göstermek suretiyle torunun eşi E.K.’ye temlik ettiğini, işlemin bedelsiz mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, anılan kişinin de olası iptal tescil davasını önlemek amacıyla murisin ölümünden kısa bir süre sonra diğer davalı R. U.’a devrettiğini, kayıt malikinin ilk temlikin muvazaalı olduğunu bilebilecek konumda olduğunu, T.M.K.’nun 1023. maddesindeki korumadan yararlanamayacağını ileri sürerek miras payları oranında tapu kaydının iptali ile adlarına tesciline olmadığı yasal faizi ile birlikte bedelinin tazminine karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalı R.U., çekişmeli taşınmazı emlakçı vasıtasıyla temellük ettiğini, tapu kaydına güvenerek satın aldığını, satıcıyı tanımadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Diğer davalı E.K..; taşınmazı 37.000.-TL bedel karşılığında temellük ettiğini, gerçek satış yapıldığını bildirmiştir.
    Mahkemece; temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    Dava; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davaya konu 424 ada, 3 sayılı parseldeki 9 nolu bağımsız bölüm miras bırakan N. G. adına kayıtlı iken 03.11.2008 tarihinde oğullarından birinin damadı E.K.ye satış yoluyla temlik edildiği, ondan da 22.01.20009 tarihinde diğer davalı R. U.’a devredildiği, miras bırakanın torununun eşine yaptığı temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır.
    Ancak son kayıt maliki R.U. ediniminde iyiniyetli ise onun bu ediniminin T.M.K.’nun 1023. maddesi uyarınca korunacağı kuşkusuzdur.
    Hemen belirtilmelidir ki; hukukumuzda diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyiniyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla Medeni Kanunun 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023.maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.
    Öte yandan bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke M.K.nun 1023.maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin  1.fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.
    Ne varki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.
    Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Nitekim bu görüşten hareketle "kötü niyet iddiasının def"i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğin den (resen) nazara alınacağı ilkeleri 8.11.1991 tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir.
    Somut olayda; R.’ın iyiniyet savunması bakımından yukarıdaki ilkeler çerçevesinde, hükme yeterli bir soruşturma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
    Hal böyle olunca; davalı R.ın iyiniyetli olup olmadığı hususunun incelenmesi varsa tarafların gösterecekleri delillerin toplanması, toplanacak delillerin dosyada toplanan tüm delillerle birlikte yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirilmesi böylece davalı R.ın TMK’nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacağının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
    Davalıların, temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.4.2011  tarihinde oybirliğiyle karar  verildi.


     

    Hemen Ara