Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3048 Esas 2011/4771 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/3048
Karar No: 2011/4771
Karar Tarihi: 25.04.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3048 Esas 2011/4771 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/3048 E.  ,  2011/4771 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : MERSİN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 01/06/2010
    NUMARASI : 2003/1332-2010/244

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, kayden malik olduğu 14 parsel sayılı taşınmaza 9 parsel maliki davalı M.Ali ile 15 parselin paydaşı olan davalı Rukiye"nin muhtesatlar yapmak suretiyle haksız elattıklarını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.
    Davalılar, çekişmeli taşınmazların 2981 Sayılı Yasanın 10/c maddesi uygulaması ile oluştuğunu, tecavüzlü hale gelen muhtesat bedellerinin ödenmesi gerektiğini bildirip, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden;özellikle eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen kayıt ve belgelerden tecavüzlü olduğu iddia edilen 9 parsel malikinin yargılama sırasında, taşınmazı dava dışı M."ya temlik ettiği, çekişmeli taşınmazların imar şuyulandırması ile sicil kayıtlarının oluştuğu, sonrasında intikal ve satış işlemleri ile halen 14 parselin davacı adına, 15 parselin davalı R. ile dava dışı kişiler adına, 9 parselinde dava dışı M.adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; Dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği,hak sahibi veya malik olmanında doğal bir sonucudur.Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş HUMK.nun l86.maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir.Söz konusu madde hükmüne göre iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir.
    Kendiliğinden (resen) gözetilmesi zorunlu bulunan bu usul kuralına göre, mahkemece diğer yana seçimlik hakkı hatırlatılarak davaya hangi kişi hakkında devam edeceği sorulmalı, sonucuna göre işlem yapılmalıdır.
    Öte yandan; yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz"ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus Türk Medeni Kanununun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne varki, yürürlükten kalkmış olan 6785 Sayılı Yasanın l605 Sayılı Yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
    Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.
    298l Sayılı Yasanın 3290 Sayılı Yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
    Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.
    Hal böyle olunca, öncelikle HUMK"nun 186.maddesince öngörülen usuli işlemlerin yerine getirildikten sonra yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle hükme yeterli bir araştırma yapılması, ondan sonra sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eskik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara