Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3994 Esas 2011/4665 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/3994
Karar No: 2011/4665
Karar Tarihi: 21.04.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3994 Esas 2011/4665 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/3994 E.  ,  2011/4665 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : EDREMİT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 23/06/2009
    NUMARASI : 2007/703-2009/356

    Taraflar arasındaki davadan dolayı Edremit 2. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 23.06.2009 gün ve 2007/703 esas 2009/356 karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 29.12.2010 gün ve 13044-13101 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde taraf vekillerince istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
    Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali ve sicil kaydının kütükten terkini ve yıkım isteklerine ilişkin olup, mahkemece, 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca kesinleşen kadastro tespitiyle dava tarihi arasında 3402 Sayılı Yasanın 12/3.maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Öyleyse, davacı Hazinenin bu yöne değinen karar düzeltme istekleri yerinde değildir. REDDİNE.
    Dava, yargılama sırasında yürürlüğe giren Yasa nedeniyle reddedilmiştir. Bilindiği üzere, hak düşürücü süre kamu düzeniyle ilgilidir ve davanın görülebilirlik koşuludur. Başka Bir ifadeyle, olumsuz dava şartlarından olup, Hakim, davanın her aşamasında doğrudan bu yönü gözönünde tutmak zorundadır. Hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davanın esasını hakim inceleyemez. (YHGK 18.2.2009 tarih 2009/14-12 Esas, 2009/79 karar, Y 1.H.D. 21.11.1989 tarih 1989/8589 Esas, 1989/13805 karar) Davacı davasında haklı da olsa, tasfiye amacı güden 3402 Sayılı Yasanın 12/3 maddesinde değişiklik yapan 5841 Sayılı Yasa geçmişe etkili olarak hakkın özünü ortadan kaldırmıştır.
    Bunun sonucu olarak; davacı davasında haksız çıkmış bulunduğundan, davalı lehine yargılama giderleri ve avukatlık ücreti tayini gerekir ise de yasa değişikliği nedeniyle dava reddedildiğinden, hak düşürücü sürenin hukuki niteliği ve yerleşik Yargıtay kararlarına göre, genel kuralın istisnası olarak yargılama gideri ve davada kendini vekille temsil ettiren davalı lehine avukatlık ücretine hükmedilemez. (Baki Kuru, Hukuk Usulü Muhakemeleri 5.cilt, sayfa 5338.dip not 159; 10.H.D. 21/12/1976 , 8770/8739 ve dip not 160; 5. H.D. 12/09/1977, 5445/5655, dip not 161; 10 H. 24/02/1976, 6296/1297 )
    Keza; dava yeni yasa nedeniyle de olsa davacının aleyhine sonuçlandığından, davacı yararına yargılama gideri ve avukatlık ücreti takdiri de hiçbir şekilde mümkün olmayacaktır.
    Hal böyle olunca, yargılama sırasında yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa, dava tarihi itibariyle geçmişe etkili olarak hakkın özünü ortadan kaldırdığından, on yıllık hak düşürücü süre nedeniyle dava reddedilmiş bulunduğundan, davalı aleyhine vekalet ücretine karar verilmiş olması doğru değil ise de, anılan bu husus karar düzeltme isteği sonucu yeniden yapılan incelemesonucu anlaşıldığından, HUMK"nun 440. maddesi gereğince tarafların bu yöne ilişkin karar düzeltme isteklerinin kabulüyle, Dairenin 29.12.2010 tarih ve 2010/13044 esas 2010/13101 sayılı bozma kararının ortadan kaldırılmasına, yerel mahkemenin 23.06.2009 tarih ve 2007/703 E. 2009/356 K. sayılı kararındaki hüküm fıkrasının 4 nolu bendinde yer alan “Davalılar vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari ücret tarifesi gereği 4.285.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp, davalılara verilmesine” cümlesinin hüküm fıkrasından çıkartılarak hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara