Esas No: 2011/3649
Karar No: 2011/4454
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3649 Esas 2011/4454 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : DOĞANŞEHİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/11/2010
NUMARASI : 2010/232-2010/606
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden paydaşı olduğu 119 ada 79 parsel sayılı taşınmazına komşu 46 sayılı parsel maliki davalı H. ile oğlu olan diğer davalı A."nin taşınmazını sahiplenmeye çalışarak müdahale ettiklerini, daha önce davalı H.hakkında aynı yerle ilgili açılan elatmanın önlenmesi davası ile davalı H.in açmış olduğu temliken tescil davasının birlikte görülüp, yapılan yargılama sonucunda elatmanın önlenmesine ve temliken tescil davasının ise reddine dair verilen kararın kesinleştiğini, ancak komşu olmaları nedeniyle şimdiye kadar yıkım talep etmediğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, yıkım ve uygun bir ecrimisil takdirini istemiştir.
Davalılar, davalı A."nin malik olmadığı gibi fiili bir müdahalesinin de bulunmadığını, davalı H.in de davacının taşınmazına elatmadığını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, bilirkişilerin raporlarının hükme yeterli ve elverişli olduklarını ve buna göre, dava konusu evin davacıya ait taşınmaz kapsamında kaldığı, davalıların davacıya ait taşınmaza yönelik herhangi bir müdahalelerinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 119 ada 79 parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet üzere olup, davacının dava dışı kişilerle birlikte kayden paydaş bulunduğu, komşu aynı ada 46 sayılı parselin ise davalılardan H.Y. adına kayıtlı olduğu, Doğanşehir Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 23.06.1994 tarih ve 1991/326 esas, 1994/287 karar sayılı dosyasıyla “çekişmeli taşınmazın diğer paydaşı ile davalı Hüseyin arasında birleştirilerek görülen davalar sonucunda, davalı Hüseyin’in yeni yaptığı binasının -79 sayılı parselin ifraz öncesi olan- 42 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığı ve bu ev ile 46 sayılı parsel arasındaki mesafenin yaklaşık 7 metre geldiği saptanmak suretiyle” davalı Hüseyin’in elatmasının önlenmesine, adı geçen davalının tapu iptal ve tescil davasının ise reddine karar verildiği ve hükmün derecattan geçmek suretiyle kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Davacı, anılan dosyaya da atıfta bulunmak suretiyle eldeki davayı açmıştır.
Bilindiği üzere; çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle çap kaydının yada kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşife hazır hale geldikten sonra yapılacak uygulamada çekişmeli yer ile yanların ellerinde bulunan kısımların sınırlarıtarafların ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Daha sonra belirlenen bu durum gözönünde tutularak hazır bulundurulan kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı; bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını varsa miktarını açıkca gösteren kroki ve rapor alınmalıdır.
Somut olayda; mahkemece yapılan uygulama sonucu fen memuru bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda, her ne kadar yukarıda incelenen dosyada hükme esas alınan rapor kısmen değerlendirilmiş ise de; o dosyadaki raporlarda, davalının yeni inşa ettiği yapının tuğladan yapılmış yığma bina olduğu ve tamamının çekişmeli taşınmazda kaldığı belirtilmiş; eldeki dosyada ise, her iki davaya konu yerin aynı yer olduğu ve davalıya ait yapının tek katlı kerpiç ev olup, davalının 46 sayılı parselinin sınırları içerisinde bulunduğu bildirilmiş, ancak, yukarıda değinilen bina ile 46 parsel arasındaki 7 metrelik mesafeyle ilgili bir irdeleme yapılmadığı gibi, davaya konu edilen binanın cinsi ve konumu, çelişkiler giderilmek suretiyle kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanmamıştır. Kaldı ki, davacı tarafından, “kerpiç evin paftasında gösterilen yapı olup, yıkıldığı, davalıca yeniden yapılan yapının paftasında gözükmediği, buna rağmen eskiden mevcut kerpiç evin düzenlenen krokiye esas alındığı” hususu da belirtilerek itiraz edilmiştir. Ne var ki mahkemece bu itirazlar gözetilmeksizin karar verilmiştir.
O halde, itirazlar dikkate alınmadan hükme yeterli ve elverişli olmayan rapor doğrultusunda karar verilmiş olması doğru değildir.
Hal böyle olunca; yukarıda değinilen ilkeler ve hususlar dikkate alınmak suretiyle, içlerinde harita mühendisi sıfatını haiz uzman bulunan üç kişilik fen bilirkişi heyeti ile inşaat mühendisi bilirkişi aracılığıyla yerinde yeniden uygulama yapılarak, raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi, çekişmeye konu yapının niteliği ve konumunun kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi ve krokiye yansıtılması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.