Esas No: 2011/2408
Karar No: 2011/4453
Karar Tarihi: 14.04.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/2408 Esas 2011/4453 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/11/2010
NUMARASI : 2010/470-2010/348
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 112 parsel 7 nolu ve 654 parsel 11 nolu işyerleri için kira kontratı yapması ve kira bedellerini alması için babası olan dava dışı A.i 24.11.2000 tarihinde vekil tayin ettiğini, ancak babasının vekalet görevini kötüye kullanarak el ve işbirliği yaptığı kardeşi davalıya taşınmazları 07.01.2004 tarihinde satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürüp, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuş, 10.08.2004 tarihli dilekçesiyle davadan feragat ettiğini bildirmiş, 11.08.2004 tarihli dilekçesiyle de feragat beyanının baskı ve tehdit altında imzalamak zorunda kaldığını beyan etmiştir.
Davalı, iddiaların doğru olmadığını, taşınmazların gerçekte davacının babası Ahmet"e ait olup, davacının babasına verdiği 2.1.2004 tarihli belgede de bu hususu ikrar etiğini, A. ile aralarındaki alacak borç ilişkisi nedeniyle ve ayrıca bedel ödemek suretiyle çekişmeli taşınmazları satın aldığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Davanın kabulüne dair verilen ilk kararın Dairece" davacının davadan vazgeçme beyanından dönmesinin incelenmesi,feragat beyanının gerçek iradeyi yansıtıp yansıtmadığının açıklığa kavuşturulması, gerçek irade ürünü olduğunun anlaşılması halinde davanın bu sebeple reddedilmesi, aksi halde davanın esası hakkında bir karar verilmesi" gereğine değinilerek bozulması üzerine bozma ilamı doğrultusunda yapılan inceleme sonucunda davanın kabulüne ilişkin kurulan hüküm Dairece bu kez "davanın reddine karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.
Ne var ki; davacı, bozma ilamında belirtilen ve hükme esas alınan 2.1.2004 tarihli ve “dava konusu taşınmazların esasen davacının vekili ve babası olan davalı tarafından satın alınıp, güvene dayalı olarak davacı adına tescil edildikleri, davacının bu taşınmazlar üzerinde bir hak ve talebinin olmadığı” yönünde düzenlenen belgedeki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürmüştür.
Hemen belirtilmelidir ki, anılan belgedeki imzanın davacıya aidiyeti kanıtlanmadığı sürece, bu belgenin davacıyı bağlamayacağı kuşkusuzdur.
O halde, davacının uygulamaya elverişli imza örnekleri temin edilmek suretiyle, 2.1.2004 tarihli belgedeki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığının Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınarak saptanması, imzanın davacıya ait olduğunun belirlenmesi durumunda iradeyi bozucu bir nedenle elde edilip edilmediğinin de soruşturulması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.04.2011 tarihinde oybirlğiyle karar verildi.