Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/2286 Esas 2011/4405 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/2286
Karar No: 2011/4405
Karar Tarihi: 14.04.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/2286 Esas 2011/4405 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/2286 E.  ,  2011/4405 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KADIKÖY 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 10/06/2010
    NUMARASI : 2007/371-2010/271
    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, miras bırakan K.’in mal kaçırmak amacıyla 13 nolu bağımsız bölümü davalı H. İ.’e, ondan da diğer davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, aile konutu olan yerin eşin rızası olmadan devre konu edildiğini, satışların gerçek olmadığını ileri sürüp muvazaa nedeniyle tapu kaydının iptali ile muris adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı H.İ. dava konusu taşınmazın satışlarının gerçek olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur. Davalı A.ve diğer davalılar, davacının Alzheimer hastası olup dava açma ehliyetinin bulunmadığını, dava konusu taşınmazın davalı H.İ.e satışını öğrenince bedeli karşılığı adı geçenden devraldıklarını, iddiaların doğru olmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın davalılara temlikinin muvazaalı olduğu, davalı Halil İbrahim’in kayıt maliki olmayıp davada husumeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalı A.ve dahili davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    .Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
    Nevarki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
    İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa kararda yer almadığı halde, gerekçeli kararda davalı H.İ. Y."la ilgili davanın reddine denilmek suretiyle kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Kabule göre de, dahili dava yoluyla da olsa bir kimseye taraf sıfatı verilemeyeceği gözetilmeden dahili davalılar T. Ç. ve S. Ç. yönünden de davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
    .

     

     


    .

    Hemen Ara