Esas No: 2011/3349
Karar No: 2011/4387
Karar Tarihi: 14.4.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3349 Esas 2011/4387 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : HATAY 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/01/2011
NUMARASI : 2011/24-2011/20
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, hile ve vekaletnamenin kötüye kullanılması nedeniyle açmış olduğu tapu iptali ve tescil davasının retle sonuçlandığını, temyiz aşamasında davalıların hileli yollarla kendisini kandırarak davadan feragat dilekçesi aldıklarını bilahare dosyasının Yargıtay"da bozulduğunu öğrendiğini ileri sürerek, feragat dilekçesinin iptal ve feshine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalılara, tebligat çıkarılmamıştır.
Mahkemece, tensiple hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, açılan tapu iptali ve tescil davasından, feragate ilişkin olarak verilen dilekçenin hata ve hileye maruz bırakılarak elde edildiği ileri sürülmek suretiyle dilekçenin iptali isteğine ilişkin olup mahkemece tensiple beraber hukuki yararın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, kanunun gösterdiği istisnalar (HUMK. 36, 105, 372.maddeleri gibi) dışında yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. HUMK"nun 73. maddesi hükmünde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre, mahkeme, tarafları dinlemeden, onları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür.
Asıl olan, tarafların huzurunda yargılamanın yürütülmesi olmakla birlikte, hukuk mahkemelerinde, taraflar yargılamaya katılmasalar bile mutlaka duruşmadan haberdar edilmelidirler. Duruşmaya gelinmese dahi ilgilinin yokluğunda davaya devam edilip karar verilmesine usulün olanak tanıdığı hallerde, açıklanan biçimdeki uyarıyı taşıyan davetiyenin tebliğ edilmesinden ve yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esasına girilmesi, deliller toplanarak bir sonuca ulaşılması gereklidir.
Oysa, eldeki dava hileye dayalı beyanı içeren dilekçenin iptali olduğuna göre gerek asıl davada gerekse müstakil davada dile getirilip çözüme kavuşturulması olanaklıdır. Davacıda bu kuralı gözetmek suretiyle eldeki davayı açmıştır. Böylesi bir davanın açılması mahkemede derdest bulunan iptal ve tescil davasının sonucuna etkili olacağından, davacının hukuki yararının yokluğundan bahsedilemez. O halde, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerinin toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Hal böyle olunca, açılan dava sebebiyle HUMK 73. maddesi uyarınca taraflara dava tebligatının yapılması ondan sonra derdest bulunduğu anlaşılan tapu iptali ve tescil davasıyla hukuki ve fiili irtibat bağı bulunması nedeniyle HUMK 45. maddesi hükmü gözetilerek Hatay 2. Asliye Hukuk Mahkemesindeki tapu iptali ve tescil davası ile birleştirilmesine karar verilmesi hususları için karar bozulmalıdır.
Davacının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.4.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.