Esas No: 2011/3345
Karar No: 2011/4386
Karar Tarihi: 14.04.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3345 Esas 2011/4386 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BEŞİKDÜZÜ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/12/2010
NUMARASI : 2010/84-2010/184
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, ilköğretim okulu ve lojmanları bulunan 416 ve 417 parsel sayılı taşınmazların K.Tüzel Kişiliği adına kayıtlı iken, köyün belediye sınırları içine alınması üzerine davalı Belediye adına tescil edildiğini, 222 Sayılı Yasanın 65. ve geçici 7.maddeleri uyarınca taşınmazların davacı idare adına tescili gerektiğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; "davacı idarenin kadastro sonrası nedene dayandığı, işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi" gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . .un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çekişmeli taşınmazın okul yeri olduğu ileri sürülerek, açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamından sonra yapılan keşif neticesinde çekişmeye konu edilen 416 ve 417 parsel sayılı taşınmazların 222 Sayılı Yasanın 61. ve 65. maddeleri ve geçici 7. maddesi kapsamında bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillere göre, 1988 tarihinde kesinleşen kadastro sırasında 418 parsel sayılı taşınmazın 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/A maddesi hükmü uyarınca okul yeri olarak köy tüzel kişiliği adına tespit edildiği, keza eldeki davada çekişme konusu yapılan 416 ve 417 parsel sayılı taşınmazların ise çayır vasfıyla köy adına tespit edildiği ve çap kaydının oluştuğu, 1998 yılında V. Köyü’nün Beşikdüzü Belediyesi sınırları içine alındığı ve Belediye’nin bir mahallesi haline geldiği, davacı İl Özel İdaresi’nin de söz konusu 416 ve 417 parsellerin okul yeri ve bahçesi olduğu iddiasıyla mülkiyetinin idareye ait olması gerektiği halde davalı belediye tarafından mülkiyetinin nakledilmediğini ileri sürerek eldeki davayı açtığı ve mahkemece de muhtar olduğu anlaşılan bir tek kişinin ifadesine itibar edilerek davanın kabulü cihetine gidildiği görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın salih ve salim bir şekilde çözüme kavuşturulması için çekişmeli bu taşınmazların öncesinde okul yeri veya bahçesi olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulmasıyla mümkün olacağında kuşku yoktur. Nevarki mahkemece tek tanık ifadesiyle yetinilerek sonuca gidilmiş olması doğru değildir. Öyleyse, mahkemece tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda, gösterecekleri tanıklarının HUMK’nun 259. maddesi gereğince taşınmazın başında dinlenmesi, taşınmazın öncesinin niteliği üzerinde durularak okul yeri veya bahçesi olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, keza çekişmeli taşınmaza komşu olan parsellere ilişkin kadastro tutanaklarının ve varsa dayanak kayıtlarının getirtilerek çekişmeli taşınmazların ne olarak gösterildiğinin belirlenmesi, keza hangi nedenle çayır vasfı ile köy adına kadastro tespitinin yapıldığı üzerinde durulması, kadastro tespit bilirkişilerinin HUMK"nun 259.maddesi uyarınca tanık sıfatıyla dinlenmeleri, ondan sonra vuzuha kavuşacak durumda gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken eksik tahkikat ile yetinilmek suretiyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Her ne kadar, davalı davacı yararına takdir edilen avukatlık ücretinin hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de; yargılama aşamasında harcı ikmal edilen değer üzerinden davacı yararına avukatlık ücreti takdirinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
O halde, davalının, işin esasına yönelik temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.