Esas No: 2011/3395
Karar No: 2011/4355
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3395 Esas 2011/4355 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BEYKOZ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/12/2010
NUMARASI : 2008/196-2010/354
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden paydaşı olduğu 72 parsel sayılı taşınmazı davalının haklı ve geçerli nedeni olmadan işgal ederek yaklaşık 10 yıldır kullandığını, üzerine izinsiz olarak barakalar yaptığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
Davalı, çekişme konusu parseli paydaşlar arasında yeralan H. K."e t. kullandığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının çekişme konusu taşınmazı bir kısım paydaşların izni ile onlar adına kullandığı, taşınmazda davacının kullandığı yerin de bulunduğu ve intifadan men koşulunun oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının, kayden paydaşı olduğu bahçe vasıflı 72 parsel sayılı taşınmazına, davalının haksız yere elattığı iddiasıyla eldeki davayı açtığı, davalının ise; 25 yıl önce paydaşların kullanacağı yerlerin belirlendiği ve taşınmazın paydaşları arasında yeralan H.K."e isabet eden yeri, rızası ile onun adına kullandığı şeklinde savunma getirdiği, yargılama sonunda davalının çekişme konusu taşınmazı bir kısım paydaşların izni ile onlar adına kullandığı, davacının da taşınmazda kullandığı yer bulunduğu ve intifadan men koşulunun oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, dava konusu taşınmazın davacı ve dava dışı kişiler adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, davalının taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının olmadığı anlaşılmaktadır.
Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden; tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçiminin oluşmadığı anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, tüm paydaşları kapsar şekilde fiili kullanım biçimi oluşsa ve davalıda bu fiili kullanım biçimi uyarınca bir paydaşa özgülenen bölümü kullansa idi, haksız elatmadan söz edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca; kayda üstünlük tanınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile reddine karar verilmesi doğru değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları belirtilen sebeplerle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.