Esas No: 2010/13413
Karar No: 2011/4254
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/13413 Esas 2011/4254 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : PENDİK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2010
NUMARASI : 2007/238-2010/326
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, ekonomik kriz içinde olan şirketin nakit ihtiyacını gidermek amacıyla davalı ile aralarında yaptıkları protokoller uyarınca davalıdan borç aldıklarını, teminat olmak üzere şirket adına kayıtlı 829 ada 18 parsel ile 19 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 1 ve 2 nolu bağımsız bölümlerin tapularının davalıya devredildiğini, çek ve senetler verildiğini, şirketin davalıya olan tüm borçlarını ödediğini ileri sürüp, tapu kayıtlarının iptali ile davacı şirket adına tescilini istemiştir.
Davalı, davacının kendi adına kayıtlı olmayan, dava dışı kişiden devraldığı 829 ada 19 parsel sayılı taşınmazdaki 1 nolu bağımsız bölüm için aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, daha önce davacı tarafından aynı taşınmazlar için kendisi aleyhine açılan iptal-tescil davasının reddedilerek kesinleştiğini, davacının protokol gereğince borç almış olduğu parayı geri vermediğini, anılan borcun tamamı tahsil edilmeden teminatların ve mülkiyetlerin iadesinin söz konusu olamayacağını bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının protokoller gereğince aldığı borcun tamamını ödemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, taraflarca süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 12.4.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat A. M., S.D. ile yine temyiz eden vekili Avukat O.A.geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .A. tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, alınan borcun ödenmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; özellikle dava dilekçesinin içeriğine göre davacının ekonomik kriz içinde olan şirketin nakit ihtiyacını gidermek amacıyla davalı ile aralarında yaptıkları protokoller uyarınca davalıdan borç para aldığını ve teminat olmak üzere dava konusu 3 parça taşınmazını davalıya sicil kaydı üzerinden devrettiğini, borcu ödemesine karşın davalı tarafça taşınmaz mülkiyetinin iade edilmediğini ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.
İddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimine göre taraflar arasındaki çekişmenin teminat mukabili temlikten (inançlı işlemden) kaynaklandığı açıktır.
Bilindiği üzere; böylesi bir işlemde T.M.K."nun 6.maddesi hükmü uyarınca iddianın davacı tarafından 5.2.1947 tarih, 20/6 Sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca yazılı belge ile kanıtlanması zorunludur. Taraflar arasında düzenlenen protokollerin İnançları Birleştirme kararının öngördüğü belge niteliğinde olduklarında kuşku yoktur. Esasen, bu husus tarafların ve mahkemenin de kabulündedir.
Öyle ise; taraflar arasındaki çekişmenin giderilebilmesi bakımından B.K. 81.maddesi hükmü uyarınca temin edilen borcun ödenip ödenmediğinin tespiti önem ifade eder. Davacı taraf, Pendik 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/401 E. sayılı dosyasında bu ilişkiden kaynaklanan sebeple borcu olmadığını ileri sürerek, menfi tespit davası açtığını belirttiğine ve gerçekten de böyle bir davanın varlığı sabit olduğuna göre, sonucunun eldeki davayı etkileyeceğinde kuşku yoktur. Öte yandan, davalının ve aynı borç ilişkisi nedeniyle kardeşi T.D."ın davacı hakkında İstanbul 13.İcra Müdürlüğünde 2000/14507 - 14508 - 14506 ve 14549 E sayısında olmak üzere 4 adet dosya ile icra takibi yaptığı anlaşılmaktadır. Anılan bu icra takiplerinin taşınmazların teminat için devrenin sebebini teşkil eden alacaklar sebebiyle mi yapılıp yapılmadığının ve açılan menfi tespit davasının da buna ilişkin mi bulunduğunun açıklığa kavuşturulması zorunluluk arz etmektedir.
Hal böyle olunca, değinilen hususlar duraksamaya yer bırakmayacak şekilde aydınlığa çıkartılması ve menfi tespit davasının sonucunun beklenerek, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Tarafların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraf vekilleri için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, 12.4.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.