Esas No: 2011/626
Karar No: 2011/4214
Karar Tarihi: 11.4.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/626 Esas 2011/4214 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : IĞDIR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/02/2010
NUMARASI : 2004/219-2010/109
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakan anneleri S.T.nın 579,827,1159 ve 1824 parsel sayılı taşınmazlarını mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalı torununa satış suretiyle devrettiğini ileri sürerek, payları oranında iptal ve tescil isteminde bulunmuşlardır.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ıspatlanamadığı gereçesiyle davanın reddine; T.T. tarafından açılan davanın HUMK"nun 409. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Karar, bir kısım davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine, davacı T.T.tarafından açılan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
Ne varki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek; gerekçeli kararda davacı T.T. tarafından açılan davanın HUMK"nun 409.maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verildiği halde, kısa kararda bu husus yönünden hüküm tesis edilmeyerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.4.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
.