Esas No: 2011/3526
Karar No: 2011/4181
Karar Tarihi: 11.4.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3526 Esas 2011/4181 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BİGA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2010
NUMARASI : 2008/223-2010/512
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, ortak miras bırakanları S. Ç.’nin kayden malik olduğu 503 ada, 28 parsel sayılı taşınmazda 91/365 payı uhdesinde bırakarak kalan payı davalı kızlarına eşit olarak temlik ettiğini, bedelsiz devir yapıldığını, mirastan mal kaçırmanın amaçlandığını, murisin başkaca mal varlığı bulunmadığını ileri sürerek, tapu kaydının miras payı oranında iptali ile adına tescili olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davacının murisle ilgilenmediğini, evlatlık görevini yerine getirmediğini, çekişmeli taşınmazı, davacının açtığı ortaklığın giderilmesi davası sonucunda murisleri tarafından satın alındığını, ihale bedelini birlikte karşıladıklarını, belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkin olup mahkemece sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kayden tarafların ortak miras bırakanları S.’ya ait olan 503 ada, 28 parsel sayılı taşınmazın 4 pay kabul edilerek 1 payı S.üzerinde bırakılmak suretiyle 1 payın 30.04.1985 tarihinde satış suretiyle G.’a ve her birine birer pay olmak üzere iki payın da davalılar G. ve Y.’e bağış yoluyla intikal ettirdiğini, S.’nın yapmış olduğu temliklerin mirastan mal kaçırmak amacıyla gerçekleştirildiğini ileri sürerek eldeki davayı açtığı ve mahkemece iddianın sübut bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Gerçekten de; miras bırakan S.’nın, G.’a satış suretiyle yaptığı temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığı saptanmak suretiyle bu paya ilişkin davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu yöne ilişkin davacının tüm temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine,
Ancak, davacı muris muvazaası hukuksal nedeni yanında tenkis nedenine de dayanarak istekte bulunmuştur.
Hemen belirtmelidir ki; G. ve Y.’e yapılan temlikler satış olmayıp bağıştır. Her ne kadar bu türlü temliklerde 01.04.1974 tarih, ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmamakta ise de koşullarının gerçekleşmesi halinde T.M.K.’nun 560 ila 571. maddesi arasında öngörülen tenkis davasına konu olacağında kuşku yoktur.
Ne varki; G.ve Y.’e bağış suretiyle yapılan temlikler bakımından tenkis hükümleri yönünden mahkemece araştırma yapılmış değildir.
Bilindiği üzere; Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (teberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin üç aylık geçim giderleri, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir. (MK.565) Miras bırakanın Medeni Kanunun 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1,2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (SABİT TENKİS ORANI) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (MK.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiatlara göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak NAKTİN ödetilmesine karar verilmelidir.
O halde, yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek suretiyle G. ve Y.’e yapılan temlikler bakımından gerekli tenkis araştırması yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik tahkikat ile yazılı şekilde hüküm kuruması isabetsizdir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.4.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.