Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 2591 parsel sayılı taşınmazın Beyşehir Gölü kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek, tapunun iptali ile terkin isteğinde bulunmuştur.
Davalı taraf, davanın reddini savunmuştur.
Davanın husumet nedeniyle reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece;" usulen taraf teşkili sağlanmadan davanın husumet yönünden reddinin doğru olmadığı" gerekçesiyle bozulması üzerine bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne ilişkin kurulan hükmün, Dairece bu kez;" 5841 Sayılı Yasa ile 3402 Sayılı Yasaya getirilen ek düzenlemeler gözetildiğinde davanın hak düşürücü süreden dolayı reddine karar verilmesi, ancak dava tarihinden davacı Hazinenin haklı olduğu anlaşıldığına ve yargılama sırasında yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa gereğince dava reddedileceğine göre davalının tüm yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulması yönünde hüküm kurulması..." gereğine değinilerek bozulmasından sonra mahkemece hükmüne uyulan bozma kararı doğrultusunda davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali ve taşınmazın sicil kaydının kütükten terkini isteğine ilişkin olup, mahkemece 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca kadastro tespitiyle dava tarihi arasında 3402 Sayılı Yasanın 12/3.maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacı Hazinenin, bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ancak, temyiz aşamasında 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasanın 16.maddesiyle 3402 Sayılı Yasanın 36/A maddesinde;"... Avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilemeyeceği" belirtilmiş, 17.maddesiyle de davalı tarafın sorumlu tutulmaması süreci uzatılarak" infaz edilmemiş karar için de geçerli olduğu” hükmü öngörülmüştür.
O halde, anılan yasal düzenlemenin henüz kesinleşmeyen eldeki davada da uygulanacağı gözetilerek, yargılama giderleri ile 29.5.1957 tarih 4/16 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince yargılama giderlerinden sayılan avukatlık ücreti yönünden yukarıda değinilen yasa hükümlerinin irdelenip, değerlendirilmesi için karar bozulmalıdır.
Tarafların, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.4.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.