Esas No: 2011/1139
Karar No: 2011/3999
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/1139 Esas 2011/3999 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : URLA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/02/2010
NUMARASI : 2005/211-2010/82
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, Urla ilçesi, Zeytinalanı Mah, Kalabık Mevkiinde bulunan devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tescil harici taşınmazı davalının yapılanmak suretiyle işgal ettiğini, kıyıların herkesin kullanımına açık yerlerden olduğunu ileri sürüp, elatmanın önlenmesine ve muhdesatların yıkımına karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında davalılar S. ile M.bakımından davayı atiye bırakmıştır.
Davalı A.dava konusu taşınmaza müdahalesi olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur. Diğer davalılar, dava konusu taşınmazın imar planında sahil düzenleme alanı, plaj yeri olarak ayrıldığını, kullanım hakkının belediyeye ait bulunduğunu, usulüne uygun olarak yapılan ihale ile davalı şirkete işletmesinin kiralandığını, haksız kullanımın olmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığı, belediyenin yapılanmak suretiyle taşınmaza müdahale ettiği gerekçesiyle davanın Urla Belediye Başkanlığı bakımından kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı Urla Belediye Başkanlığı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi .’ın raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu yerin devletin hüküm ve tasarrufu altında kalan tescil harici yerlerden olduğu, imar planında park ve yeşil alan olarak gösterildiği, üzerine kafeterya, soyunma kabinleri ve denize uzanan ahşap iskele gibi muhdesat yapmak suretiyle davalı belediye tarafından tasarruf edildiği, çekişmeli yerin sicil kaydının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamı ile yapılan uygulamalar sonucunda elde edilen bilirkişi raporlarında; dava konusu edilen yerin 28.11.1997 tarih, 5/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca belirlenen ve tanımı 3621 Sayılı Yasasının 4. maddesinde yapılan kıyı kenar çizgisine göre kara tarafında, tescil harici alanda kaldığının belirtildiği ve davalı tarafın taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının olmadığı görülmektedir.
Mahkemece; çekişme konusu alanın devletin hüküm ve tasarrufu altına bulunan kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı, davalının anılan yere yapılanmak suretiyle müdahale ettiği kabul edilerek davalı Urla belediyesi bakımından davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği gibi, 3621 Sayılı Yasanın 6. maddesinin ilk fıkrasında; kıyılarda ne gibi yapılanmanın mümkün olmayacağı belirtilmiş, 2. fıkrasında ise bu yerlerde uygulama imar planı gereğince iskele, liman, barınak, yanaşma yeri, rıhtım….gibi sayılan yapı ve tesislerin yapılabileceği kabul edilmiştir. Anılan madde hükmünden de anlaşılacağı üzere söz konusu yapılanmanın hukuken korunabilmesi, kıyıda uygulama imar planının karar altına alınması ve uygulamaya geçilmesi ile ancak mümkündür. Diğer taraftan “doldurma ve kurutma yoluyla, arazi ve bu araziler üzerinde yapılabilecek yapılar” başlıklı 7. maddesinde denizden doldurma ve kurutmayı yapmak bakımından bir takım usulü işlemler ve prosedür öngörülmüş ve bir takım izinlere bağlanmıştır.
Aynı yasanın 8. maddesinde ise, ‘uygulama imar planı bulunmayan alanlardaki sahil şeritlerinde, 4 üncü maddede belirtilen mesafeler içinde hiç bir yapı ve tesis yapılamaz. Uygulama imar planı bulunan yerlerde duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz. Moloz, toprak, cüruf, çöp gibi kirletici ve çevreyi bozucu etkisi olan atık ve artıklar dökülemez, kazı yapılamaz. Ancak bu alanlarda; uygulama imar planı kararıyla altı ve yedinci maddede belirtilen yapı ve tesislerle birlikte toplum yararına açık olmak şartıyla konaklama hariç günü birlik turizm yapı ve tesisleri yapılabilir’ hükmü öngörülmüştür.
Ne varki, mahkemece, yukarıda açıklanan 3621 Sayılı Yasanın 6., 7. ve 8. maddelerinde öngörüldüğü şekilde bir araştırma yapılmamış, dava konusu yerin niteliğinin ne olduğu tam olarak belirlenmemiş, yine davalıların hangi alanda ne kadar müdahalesi bulunduğu, çekişmeli yerdeki yapıların niteliğinin mevzuata uygun olup olmadığı hususlarında tereddüde yol açmayacak şekilde bir tespit yapılmamıştır.
Hal böyle olunca; yukarıda değinilen düzenleme ve olgular gözetilerek gerekli araştırma ve incelemenin Kıyı Yasasının söz konusu hükümleri de dikkate alınarak yapılması, dosyada mevut idari yargı kararlarının değerlendirilmesi ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek dosya kapsamı ile çelişen kabulle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetli değildir.
Davalı Urla Belediye Başkanlığının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.4.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.