Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3001 Esas 2011/3955 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/3001
Karar No: 2011/3955
Karar Tarihi: 06.04.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3001 Esas 2011/3955 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/3001 E.  ,  2011/3955 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : EDREMİT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 23/06/2010
    NUMARASI : 2010/206-2010/353

    Taraflar arasındaki davadan dolayı Edremit 2.Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 23/06/2010 gün ve 2010/206 esas 2010/353 karar sayılı  hükmün bozulmasına  ilişkin olan 01.12.2010 gün ve  11266-11660 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde  davacı  vekili  tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
    Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Gerçekten de, kadastro tespit tarihi ile dava tarihi arasında 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Yasa"nın 12/3.maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
    Diğer taraftan, yargılama sırasında yürürlüğe giren 11.1.2011 tarih ve 6099 Sayılı Yasa"nın 16.maddesiyle 3402 Sayılı Yasa"ya eklenen 36/A maddesindeki “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dâhil, yargılama giderine hükmolunmaz.” düzenlemesi karşısında, yargılama giderlerinin Hazine üzerinde bırakılması da doğrudur.
    Öte yandan; kural olarak davacının davasında haksız çıkmış olması halinde, davalı lehine yargılama gideri ve avukatlık ücreti tayini gerekeceği açıktır.
    Ne var ki, genel kuralın istisnası olarak hak düşürücü sürenin hukuki niteliği, yerleşik yargıtay kararları ve yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği konuları birlikte gözetilerek, davada kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine avukatlık ücreti tayin edilip edilemiyeceğinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilebilmesi için hüküm bozulmalıdır.
    Anılan husus, karar düzeltme isteği üzerine yeniden yapılan incelemede anlaşıldığından, Hazinenin karar düzeltme isteğinin HUMK."nun 440. maddesi uyarınca kabulüyle, Dairenin 01.12.2010 tarih, 11266-12660 sayılı bozma ilamının ortadan kaldırılmasına, yerel mahkemenin 23.06.2010 tarih, 206-353 sayılı kararının yukarıda açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     


     

    Hemen Ara