Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 8695 ada 7 parsel sayılı taşınmaza davalının komşu parselden taşkın yapılanmak suretiyle müdahale ettiğini, davalı yapısının hastanesindeki cihazlara zarar verdiğini ileri sürüp, elatmanın önlenmesine, yapıların yıkımına ve 3.000,00.-YTL tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmaza iyiniyetle yapılandığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmaza davalının taşkın yapılanmak suretiyle müdahale ettiği, tecavüzün imar uygulaması ile meydana geldiği, davacının yapı bedelini süresinde mahkeme veznesine depo ettiği, davalının iyi niyetli olup Türk Medeni Yasasının 995. maddesi koşullarının gerçekleşmediğinden ecrimisil isteğinin reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı ve davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi . .raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 7 parsel sayılı taşınmazda davacının ve dava dışı kişinin paydaş olduğu, davalının taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı bulunmadığı, komşu parsallerden 9 parsel sayılı taşınmazın davalı adına kayıtlı olduğu, 8 parsel sayılı taşınmazı da yargılama sırasında davalının satış suretiyle kayden edindiği, taşınmazların öncesi tescil harici yer iken imar uygulaması sonucunda 1989 yılında Hazine adına tescil olunup, satış suretiyle tarafların anılan yerleri edindikleri imar uygulaması öncesinde davalının kayden hak sahibi bulunmadığı, davacı parseline taşkın olan kısım yönünden davalının temliken tescil istekli açtığı davanın retle sonuçlanıp kararın derecattan geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, mahkemece, dava konusu taşınmazı davalının haklı ve geçerli bir nedeni olmaksızın komşu parselden taşkın yapılanmak suretiyle uzun zamandır işgal ettiği belirlenmek suretiyle elatmanın önlenmesine ve yıkıma karar verilmiş olmasında, öte yandan, uzun süredir kullanıma davacı ses çıkarmadığına göre kullanımın muvafakate dayalı olduğu, dava tarihinden önceki dönem için davalının fuzuli şagil sayılamayacağı gözetilerek ecrimisil isteğinin reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının tüm, davacının öteki temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Davacının, diğer temyiz itirazlarına gelince; hemen belirtilmelidir ki, imar uygulaması sonucu taşkınlığın meydana gelmesi halinde, taşkın yapının içinde bulunduğu parsel malikinin ya da maliklerinin kadastral parselden gelen hakkına dayalı olarak yapı sahibine 3194 Sayılı Yasanın 18.maddesinde öngörülen kaim bedeli ödemesi gerektiğinde kural olarak kuşku yoktur.
Oysa, somut olayda, yukarıda açıklandığı şekilde, davalının Hazine yerine yapılandığı, ayrıca, imar öncesi taşınmazda ayni veya kişisel hak sahibi olmadığı saptandığına göre, yapıdan kaynaklanan kaim bedelin ödenmesi mümkün değildir.
Hal böyle olunca; kaim bedel ödenmeksizin davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Davacının, bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.3.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.