Esas No: 2011/3813
Karar No: 2011/3768
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3813 Esas 2011/3768 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, kayden paydaşı olduğu taşınmazın bir kısmına davalının mülkiyet iddiasıyla müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesini istemiştir. Davalı ise maliki olduğu tapu kaydına dayanarak davanın reddini savunmuştur. Mahkeme, daha önceden kesinleşen mahkeme kararlarına dayanarak davanın reddine karar vermiştir. Ancak, tapu kayıtlarının kapsamının belirlenmesi için yapılması gereken işlemlerin yerine getirilmediği ve taraf tapularının çelişkili olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle, karar bozulmuştur. Kanun maddeleri: Medeni Kanunun 719, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi, HUMK'nun 428. maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : AYBASTI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/05/2010
NUMARASI : 2004/12-2010/96
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden paydaşı olduğu Temmuz 1967 tarih ve 85 sıra numaralı tapuda kayıtlı taşınmazının 3-3,5 dönümlük kısmına davalının mülkiyet iddiasıyla müdahale ettiğini ileri sürüp, elatmanın önlenmesini istemiş, davalının yargılama sırasında vefatı üzerine davayı tereke mümessili takip ederek davanın kabulünü istemiştir.
Davalı, çekişmeli taşınmazın kendisinin paydaş olduğu 20.4.1961 tarih ve 147 sıra nolu tapu kaydı kapsamında kaldığını ve bu hususun daha önceden görülen davalar sonucu kesinleşen mahkeme kararıyla belirlendiğini beyan edip, davanın reddini savunmuş, davalının yargılama sırasında vefatı üzerine mirasçıları davayı takip ederek, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın davalının dayandığı tapu kaydı kapsamında kaldığı ve bu hususun daha önceden kesinleşen mahkeme kararlarıyla saptandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, (davacının bir kısım mirasçıları olan) dahili davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapulu taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının Temmuz 1967 tarih ve 85 sıra nolu kayden paydaş olduğu, tapu kaydına dayalı olarak eldeki davayı açtığı, davalının ise maliki bulunduğu 20.4.1961 tarih ve 147 sıra nolu tapu kaydına tutunarak davanın reddini savunduğu, Aybastı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 17.02.1979 tarih ve 1978/38 esas, 1979/110 karar; 18.02.1999 tarih ve 1994/41 esas, 1999/21 karar; 13.06.2002 tarih ve 2000/6 esas, 2002/101 karar sayılı dosyalarda taraf tapularının kapsamlarının belirlendiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Medeni Kanunun 719, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi uyarınca kapsam belirleneceği kuşkusuzdur.Ancak böyle bir harita ve kroki yoksa veya uygulanabilir nitelik taşımıyorsa öncelikle tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte Tapu Sicil Müdürlüğünden istenilmesi,gitti kayıtlarının yüzölçümlerinde veya sınırlarında bir değişiklik varsa dayandığı belgelerin incelenip,doğru ve yasal bir nedenin bulunup bulunmadığının araştırılması,doğru esasa dayanmıyorsa,ilk tesisindeki sınırlara itibar edilmesi,ayrıca uygulamada yararlanmak üzere varsa komşu taşınmaz kayıtlarının
getirtilmesi,böylece yanların dayandığı,usulüne uygun olarak çıkarılmış tüm belgeler toplandıktan,dosya öteki yönlerden de keşfe hazır hale geldikten sonra yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılması, kayıtlardaki her sınır yerel bilirkişi veya bilirkişilerden sorulup arazi üzerinde tespit edilmesi;gerektiğinde sınırlar hakkında açıklayıcı doyurucu bilgiler alınması, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağının sağlanması,komşu taşınmaz kayıtlarının da aynı şekilde uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi gerekir.Öte yandan sınırlar değişebilir nitelikte ise veya tam olarak kapanmayıp açık yönler kalıyorsa, kayda değişmez sınırlarla bağlantı kesilmemek suretiyle miktarına göre kapsam belirlenmesi, ayrıca tapu fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerden keşifte saptanan bilgi ve bulgulara uygun ve uygulamayı tam olarak yansıtan, infaza elverişli rapor ve kroki alınması zorunludur.
Somut olayda, yukarıda özetlenen ilkeler gözetildiğinde, mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın hükme yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Yukarıda belirtilen dosyalarda alınan rapor ve krokiler uygulanmadığı gibi, eldeki dosyada sunulan bilirkişi rapor ve krokisinde taraf tapularının çekişmeli taşınmaza uyduğu bildirilmiş olmakla çifte tapu halinin söz konusu olup, olmadığı da irdelenip, değerlendirilmemiştir.
Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek suretiyle yerinde uzman bilirkişi veya içinde harita mühendisi sıfatını haiz bilirkişinin de bulunduğu bilirkişi heyeti aracılığıyla keşif yapılması ve önceki dosyalarda belirlenen tapu kayıtları kapsamları da nazara alınarak ve krokileri de uygulanarak taraf tapularına kapsam tayin edilmesi, çifte tapu halinde sahih esaslı ve önceki tarihli tapuya değer verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacı tarafın, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.