Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden Hazineye ait 608 parsel sayılı taşınmazın 305 m²"lik kısmı üzerine davalının babası Ş.tarafından sağlığında bina yaparak müdahale edildiğini, işgali davalının sürdürdüğünü, taşınmazın imar planında yol, yeşil alan ve kavun tarlası olarak ayrıldığından, davalıya satışının ve kiraya verilmesinin mümkün olmadığını ileri sürüp, elatmanın önlenemesi ve binanın yıkımını istemiş, 27.2.2002 tarihli dilekçesiyle Ş.E. sağ olduğunun öğrenildiğini belirtip, adı geçenin davaya dahil edilmesi talebinde bulunmuştur.
Davalı E., çekişmeli taşınmaz üzerindeki moteli 1977 yılında babasıyla beraber inşa etmeye başladıklarını, 1982 yılında imar affıyla ruhsat verildiğini, 2981 Sayılı Yasa gereğince başvuruları olduğu gibi, davacı idareden satın alma veya kiralama taleplerinde de bulunduğunu, 2981 Sayılı Yasanın 22.maddesi gereğince yarıgılamanın durdurulmasına karar verilmesi gerektiğini belirtip, davanın reddini savunmuş, dahili davalı Şükrü ise, davaya yanıt vermemiştir.
Mahkemece, elatmanın önlenmesi davasının kabulüne, yıkım talebi yönünden davalının dava konusu yerde imar affından yararlanma talebi bulunduğundan davanın durdurulmasına karar verilmiştir.
Karar, davacı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, elatmanın önlenmesi davasının kabulüne, yıkım isteği bakımından davalının imar affından yararlanma talebi bulunduğundan davanın durdurulmasına karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu hazineye ait 608 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak davalı Ersin’in 9.5.1983 tarihinde 2981 Sayılı Yasa uyarınca imar affı başvurusunun bulunduğu, ancak kendisine herhangi bir tahsisin yapılmadığı ve tahsis belgesi verilmediği; diğer yandan, dosyaya gelen yazı cevapları ile davalı Ersin’in çekişmeli taşınmazın satışı, olmazsa kiralanması talebinin 608 sayılı parselin imar durumu itibariyle değerlendirilemediğinin bildirildiği; eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen kayıt ve belgelerden de, 608 sayılı parselin karardan sonra 5 parçaya ifraz edilerek 6343 ila 6347 sayılı parsellerin oluştuğu ve 6343 sayılı parselin de 3. kişiye satıldığı, çekişmeli bölümün ise hazine adına kayıtlı 6345 ve 6347 parsel sayılı taşınmazlarda kaldığının ve bu parsellerle ilgili kiralama ya da satın alma talebine rastlanmadığının idare yazısında belirtildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, davalı E. lehine 2981 Sayılı Yasa uyarınca tahsis kararı verilmediğine göre, mahkemece yıkım yönünden durdurma kararı verilmiş olması doğru değildir. Bir başka ifadeyle, 2981 Sayılı Yasanın 3290 Sayılı Yasanın 13.maddesi hükmü ile değişik 22.maddesi hükmünün olayda uygulama yeri bulunmadığı açıktır.
Öte yandan, çekişmeli bölümün ifraz sonrası hangi parsel ya da parsellerde kaldığının saptanması gerektiği de tartışmasızdır.
Kabule göre de, dahili dava yoluyla da olsa taraf sıfatı kazanılamayacağı gözetildiğinde, Ş. E.’ın da davalı kabul edilmesi ve aleyhinde hüküm kurulması da isabetsizdir.
Hal böyle olunca, mahkemece yerinde uygulama yapılmak suretiyle çekişmeye konu kısmın hangi parsel veya parsellerde kaldığının saptanması, ondan sonra infaza elverişli olacak biçimde sicil kaydı açık taşınmaz üzerinden hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasında isabet yoktur.
Davacı Hazinenin, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.