Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/2861 Esas 2011/3705 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/2861
Karar No: 2011/3705
Karar Tarihi: 30.03.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/2861 Esas 2011/3705 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/2861 E.  ,  2011/3705 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BODRUM 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 07/04/2010
    NUMARASI : 2005/376-2010/179

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, asıl davada, babaanneleri N.Y."ın ehliyetsiz olması sebebiyle vesayet altına alındığını, çekişme konusu 14 parsel sayılı taşınmazını davalı kızlarına temlik ettiği tarihtede ehliyetsiz olduğunu ileri sürerek, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı olarak; temlikte bulunan N.Y."ın yargılama sırasında ölmüş olması nedeniyle mirasçıları olan davacıların, bu kez birleştirilen dava ile çekişme konusu taşınmazın davalılara temlik edildiği tarihte miras bırakanları N. Y."ın ehliyetsiz olduğunu, kaldı ki, işlemin mirasçıdan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine birlikte dayanarak miras payları oranında tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.
    Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iddianın sübut bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi
    .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava ehliyetsizlik; birleştirilen dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; asıl davada davacıların, babaanneleri N. Y. ehliyetsiz olması sebebiyle vesayet altına alındığını, çekişme konusu 14 parsel sayılı taşınmazını davalı kızlarına temlik ettiği tarihtede ehliyetsiz olduğunu ileri sürerek ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptal ve tescil isteğinde bulundukları; temlikte bulunan N. Yaraşır"ın yargılama sırasında 27.12.2005 tarihinde öldüğü, taraflar dışında başkaca mirasçısının bulunmadığı, bu kez mirasçıları olan davacıların, birleştirilen dava ile çekişme konusu taşınmazın davalılara temlik edildiği tarihte miras bıkanları N.Y."ın ehliyetsiz olduğunu, kaldı ki, işlemin mirasçıdan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine birlikte dayanarak miras payları oranında tapu iptal ve tescil isteğinde bulundukları; Mahkemece, miras bırakan N.Y. tarafından, çekişme konusu 14 parsel sayılı taşınmazın davalılara temlikine ilişkin işlemin mirasçıdan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki, davada dayanılan maddi olaylar bakımından birkaç hukuki nedenin bir arada gösterilmesinde ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir yön yoktur.
    O halde, davada, ehliyetsizlik hukuki sebebi yanında, muvazaa hukuksal nedenine de dayanıldığına göre, hukuki ehliyetin kamu düzeni ile ilgili olması sebebiyle mahkemece kendiliğinden gözetilerek, önemine binaen öncelikle inceleme yapılması gerekeceği kuşkusuzdur.
    Ne Var ki, mahkemece ehliyetsizlik yönünden bir araştırma yapılmış değildir.
    Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Medeni Kanunun “ fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir “ biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç ( yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin ( reşit ) olmayı kabul ederek “ ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. “ hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü “ eylem ve işlev ehliyeti olarak ta tarif edilerek aynı yasanın 13. maddesinde “ yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranmaeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, Medeni Kanununun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyi niyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı 11.6.1941 tarih 4/21)
    Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında bir kimsenin ehliyetinin tesbitinin şahıs ve mamelek hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar. Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta müşahede kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar H.U.M.K.’nun 286 maddelerinde belirtildiği gibi bilirkişinin “rey ve mutaalası” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
    Hele ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Medeni Kanunun 409/2 maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
    O halde; yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde, tarafların delilleri eksiksiz toplanmak suretiyle tahkikat yapıldıktan sonra, miras bırakan N.Y.tarafından çekişme konusu taşınmazın davalılara yapılan temlik tarihinde hukuki ehliyete haiz olup olmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi; miras bırakanın ehliyetsiz olması halinde davanın kabulüne karar verilmesi, yok eğer, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde ise muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı isteğin değerlendirilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
    Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

    Hemen Ara