Esas No: 2011/756
Karar No: 2011/3551
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/756 Esas 2011/3551 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2009
NUMARASI : 2009/260-2009/293
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, miras bırakanı B. A.’in ½ ‘sine sahip olduğu 1225 ada 19 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 5 nolu meskeni diğer ½ payın maliki olan eşi M.A.ile birlikte mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak ölünceye kadar bakım akdi ile davalıya temlik ettiklerini, murisin tasarruflarının iptali ve tenkisi amacıyla davalı aleyhine açılan dava sırasında dava konusu akdin ortaya çıktığını, davalının bakım borcunu yerine getirmediğini, murisin son zamanlarında akıl sağlığının da yerinde olmadığını ileri sürerek, ölünceye kadar bakım sözleşmesinin ve tapu kaydının iptali ile terekeye iadesine, olmazsa tenkis istemiş, iptal-tescil ve tenkis konusunda aksi karar verilmesi halinde 28.6.2003 tarihinden sonra ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile bağdaşmayan vesayet ve tereke dosyasından davalı tarafından tahsil edilen para ve mevcutların davalıdan tahsili ile terekeye iadesine ve miras payı oranında kendisine intikalini olmazsa, tenkis istemiş, yargılama sırasında tenkis isteğinden vazgeçmiştir.
Davalı, bakım sözleşmesine göre, edimlerini yerine getirdiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece “......Çekişme konusu taşınmazdaki pay temliklerinin davalıya ölünceye kadar bakım akdi ile devredildiği kayden sabittir. O halde, S.’in B. ve M.’e bu akit gereğince bakma mecburiyetinde bulunduğu ve bunun için masraflar yapması gerekeceği gözetildiğinde yapılan yardımların bakım akdi kapsamında değerlendirilmesi ve kabul edilmesi gerekir.
Oysa, davalı S.’in bakım akdini gizleyerek sarf ettiği masrafları dava etmesi ve bununla ilgili hüküm elde ederek paralarını tahsil etmesi Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde öngörülen objektif iyiniyet kuralları ile bağdaşmaz. Bir başka ifade ile esasen yükümlü olduğu bakma borcunu miras bırakan B.ile kısıtlı M.in durumundan istifade ederek paraya tahvil edip parayı tahsil etmesi doğru değildir. Öyle ise, tahsil edilen 69.855.44.-YTL’nin yarısının B.’ya ait olduğu gözetildiğinde ve B.’nın da ölümü sebebiyle eşi M.’in ¼ oranında miras payı dışındaki ¾ nispetindeki tahsil edilen paranın yarısının davacıya ait olacağı ve haksız iktisap ve sebepsiz zenginleşmeye istinaden davacının miras payı oranında parayı isteyebileceği açıktır.
Buna göre, davalının miras bırakana baktığı alacak davasında olgu olarak saptandığına göre yapılan taşınmaz temlikinin ivazlı olduğu gözetilerek, mahkemece tapu iptal ve tescil isteğinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
Hal böyle olunca, miras bırakan B.hissesine tekabül eden davalı tarafından tahsil edildiği saptanan meblağın davacının miras payı oranında davalıdan tahsili ile davacıya verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek isteğin reddine karar verilmiş olması isabetsizdir” gerekçesiyle bozulmuş olup, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmazsa tenkis isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı üzerine davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ne varki, davacı 28.12.2010 tarihli dilekçesi ile davasından feragat ettiğini bildirmiştir. Bilindiği üzere, HUMK."nun 91.maddesi “feragatı, iki taraftan birinin neticei talebinden vazgeçmesi” biçiminde tanımladıktan sonra 95.maddesinde dava sonuçlanıncaya kadar davanın her aşamasında yapılabileceğini ve kesin hükmün hukuki neticelerini doğuracağını öngürmüştür. O halde, feragat nedeniyle bir karar verilmek üzere yerel mahkeme kararının HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.