Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, davalı adına tapuda kayıtlı 1774 ada 17 nolu parselin öncesinin Hazineye ait olup 2981 Sayılı Yasanın 10/c maddesi gereğince belediyeye bedelsiz devredildiğini, taşınmazda davalıya ait gecekondu bulunup yapılan incelemede davalının kendi yapısı için başka bir şahsa ait evrakları kullandığının tespit edildiğinden, tapu tahsis belgesinin iptal edildiğini ve tescilin yolsuz hale dönüştüğünü ileri sürerek, 2981 Sayılı Yasa ve 2510 Sayılı Yasanın ek 17/d maddeleri gereğince iptal ve tescil isteminde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının bedelini ödemek suretiyle taşınmazı iyiniyetle satın aldığı, Hazinenin, yasanın 10/b-son maddesi gereğince idari yoldan terkin, tescil işlemi yaptırmadığı ve dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .. raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, yolsuz tescil nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Getirtilen kayıt ve belgelerden, çekişme konusu 1774 ada 17 sayılı parselin Hazine"ye ait iken, 2981 Sayılı Yasanın 10. maddesi kapsamında 47 parça taşınmazla birlikte bedelsiz olarak belediyiye devredildiği, belediye tarafından da aynı yasa çerçevesinde hak sahibi davalı A.O. Ç.satıldığı görülmektedir. Davacı Hazine, davalının kendi yapısı için başka şahsa ait evrakları kullandığının tespit edildiğini, bu durumda hak sahibi olamayacağını ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, çekişmeli taşınmaz 2981/3290 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca hak sahiplerine dağıtılmak üzere Hazine tarafından bedelsiz olarak belediyeye devredildiğine göre, taşınmazın ilk maliki Hazine"nin eldeki davayı açabileceğinde kuşku yoktur.
Bunun yanında, taşınmazdaki gecekondu için davalının başka şahsa ait evrakları kullandığının tespiti üzerine, davalı adına düzenlenen tapu tahsis belgesinin iptal edilmesi işlemine karşı davalı tarafından İdari Yargı"da açılan davanın da reddedilerek kesinleştiği dosya içeriği ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalı adına oluşan sicilin T.M.K."nun 1025.maddesi karşısında illetten yoksun olduğu, diğer bir deyişle, yolsuz tescili niteliğinde bulunduğu kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, davalı üzerindeki kaydın geçerli bir hukuki temele dayanmadığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddedilmesi doğru değildir. Hazine"nin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 28.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.