Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/12126 Esas 2011/3536 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/12126
Karar No: 2011/3536
Karar Tarihi: 25.03.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/12126 Esas 2011/3536 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, paydaşı olduğu taşınmaza davalının haksız müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkım istemiş, mahkeme de müdahale olgusunun keşfedilmesi sebebiyle davayı kabul etmiştir. Ancak davalının daha sonra pay satın alması üzerine, davayı elatmanın önlenmesi davasına dönüştürmek gerektiği ve Türk Medeni Kanunu'nun paylı mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık M.K.'nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Yazının sonunda belirtilen kanun maddeleri şöyle:
- M.K. 706
- B.K. 213
- T.K. 26
- M.K. 2
1. Hukuk Dairesi         2010/12126 E.  ,  2011/3536 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İSKENDERUN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 09/06/2010
    NUMARASI : 2002/525-2010/195

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, S.uyruklu M.kızı S."nın paydaşı bulunduğu ve 1062 Sayılı Yasa uyarınca el konulan 532 parsel sayılı taşınmaza davalının yapılanmak suretiyle haksız olarak müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.
    Davalı,davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, müdahale olgusunun keşfen saptandığı gerekçei ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalı vekilince tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 25.03.2011 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat M. A. ile temyiz edilen vekili Avukat G.T. geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ..tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 532 parsel sayılı taşınmazda Suriye uyruklu M.k.S.ile birlikte dava dışı kişilerin paydaş olduğu, davalının taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, ancak taşınmaz üzerine bina yapmak suretiyle bilirkişi raporunda gösterilen bölümde tasarruf ettiği anlaşılmaktadır.
    Buna göre niza konusu taşınmazda dava tarihine göre hiçbir yasal hakkı bulunmayan kişi hakkında mahkemece kurulan hüküm kural olarak doğrudur.
    Ancak, temyiz dilekçesine ekli belgelerden, davalının karardan sonra 24.6.2010 tarihinde çekişme konusu taşınmazda pay satın almak suretiyle paydaş olduğu görülmektedir. Bu durumda davanın, paydaşın paydaşa karşı açtığı elatmanın önlenmesi davasına dönüştüğü kabul edilmeli,çekişmenin Türk Medeni Kanununun paylı mülkiyet hükümlerini uygulanmak suretiyle çözüme kavuşturulmalıdır.
    Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
    Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " ahde vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
    O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
    Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde araştırma yapılarak, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
    Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,25.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara