Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, miras bırakanın maliki olduğu 65 parsel sayılı taşınmazını davalı Y.D.ye satış suretiyle temlik ettiğini, ondanda murisin oğlu davalı Y. E.a devredildiğini, kat irtifakı kurularak bir kısım bağımsız bölümlerin diğer davalılara satış suretiyle aktarıldığını, yapılan işlemlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve muris adına tescile karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında talebini pay oranında iptal tescil isteğine dönüştürmüştür.
Davalı Y. E., iddiaların yerinde olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, muvazaa iddiasının kanıtlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 25.03.2011 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edilen vekili Avukat F.Ü.geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edenler vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; miras bırakanın, maliki olduğu 65 parsel sayılı taşınmazını ara malik kullanarak satış suretiyle davalı oğluna temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme sonunda temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalıların bu hususa ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ancak, davacı vekili 14.11.2008 tarihli dilekçesinde ve 18.6.2009 tarihli oturumda davacının miras payı oranında tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuş olmasına rağmen, bu istek aşılmak suretiyle HUMK nun 74. maddesi gözardı edilerek iptal ve tescil kararı verilmesi doğru olmadığı gibi kabule göre de mirasçılar adına tescil kararı verilmesi gerekirken kamu düzeniyle ilgili olduğundan doğru sicil oluşturma ilkesine aykırı biçimde Türk Medeni Kanununun 28.maddesi gereğince kişiliği son bulan muris adına tescil kararı verilmesi de isabetsizdir.
O halde, davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.