Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden paydaşı olduğu 26585 ada 3 parsel sayılı taşınmaza davalının kaçak konut yapmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürüp, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerinde bulunmuştur.
Davalı, dava konusu taşınmaza gecekondu yapmadığı gibi ikamet de etmediğini, ancak taşınmaz üzerinde odun-kömür ardiyesi olarak kullanmakta olduğu işyerini eski malik A. Ö."den üç defa yazılı kira sözleşmeleriyle kiraladığını, kiracı sıfatının bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının dava konusu taşınmazın önceki paydaşı A. Ö. ile yaptığı kira sözleşmesinin, kiralayan A.Ö.in payını sonradan satın alan davacıyı da bağlayacağı davalının kullanımının haklı nedene dayandığı, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemlerinin yerinde olmadığı, yıkım istemine konu bina ve müştemilatın önceki paydaş A.Ö. ait olması nedeniyle davacının yıkım isteminde de hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 26585 ada 3 parsel sayılı taşınmazda, davacının dava dışı kişilerle birlikte kayden paydaş olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, ancak çekişmeli taşınmazın bir kısmını odun ve kömür ardiyesi olarak tasarruf ettiği anlaşılmaktadır.
Öncelikle, davacının çekişmeli taşınmazı, üzerinde mevcut ve taşınmazın mütemmim cüzü olan yapılarla birlikte edindiği gibi, taşınmaz üzerindeki muhdesatların davalıya ait olmadığı belirlenmek ve benimsenmek suretiyle yıkım isteminin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istekleri bakımından ise, her nekadar davacının maliki evvellerinden Ayşe ile davalı arasında kira akdi mevcut ise de, bu kira sözleşmesi pay ve paydaş çoğunluğunu taşımadığından geçerli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.(T.M.K. 691.md.) Davacının sonradan, kiraya verenin payını satın almış olmasının, baştan geçersiz olan bir işlemi hukuken geçerli hale getirmeyeceği de tartışmasızdır.
O halde, elatmanın önlenmesi davasının kabulüne ve belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacının, bu yönlere değinen temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.