Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, davalı adına kayıtlı olan 160 ada 58 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığını ileri sürüp tapu kaydının iptaline ve muhtesatın yıkımına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi ile bir ilgisi olmadığını, idarece belirlenen kıyı kenar çizgisinin iptali için idari yargı yerinde açılan davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın bulunduğu alanda idarece belirlenen kıyı kenar çizgisinin iptali isteğinin idare mahkemesinde reddedilip kararın kesinleştiği, yargının bütünlüğü ilkesi gereği anılan kıyı kenar çizgisine itibar edilmesi ile taşınmaz üzerinde muhtesat bulunmadığından yıkım talebinin de reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı ve davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali ve taşınmazın sicil kaydının
kütükten terkini ile yıkım isteklerine ilişkin olup, mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve özellikle 28.11.1997 tarih ve 5/3 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararı uyarınca belirlenen kıyı kenar çizgisine göre, çekişme konusu taşınmazın 133.56 metrekarelik kısmının kıyıda kaldığı saptanmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Tarafların öteki temyiz itirazları yerinde değildir,reddine
Tarafların diğer temyiz itirazlarına gelince; 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 36. maddesine 16 ve 17. maddesi ile ilave hükümler getiren 6099 Sayılı Yasada “kadastroya ilişkin işlemler sebebiyle kamu kurum ve kuruluşlarınca açılan davalar neticesinde haksız çıkan davalı tarafın yargılama giderlerinden ve bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden sorumlu tutulmayacağı” öngörülmüştür.
O halde, anılan yasal düzenlemenin henüz kesinleşmeyen eldeki davada da uygulanacağı gözetilerek, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden yukarıda değinilen yasa hükümleri irdelenip değerlendirilmek suretiyle bir hüküm kurulması için karar bozulmalıdır.
Tarafların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.