Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/2230 Esas 2011/3422 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/2230
Karar No: 2011/3422

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/2230 Esas 2011/3422 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacılar, miras bırakanın mal kaçırmak amacıyla davalılara satış suretiyle temlik ettiği 4 taşınmazın tapu kayıtlarının iptali ve miras payları oranında adlarına tapuya tescil istemiyle dava açmışlardır. Mahkeme, çekişme konusu taşınmazların satış bedelleri ile gerçek bedellerinin birbirine yakın olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak, yapılan inceleme sonucunda taşınmazları edinenlerin tasarruf etmedikleri ve muvazaalı işlemi bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda bulundukları belirlenmiştir. Bu nedenle, çekişme konusu taşınmazların muvazaa sebebiyle satıldığı kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkeme kararı, Türk Medeni Kanunu'nun 1023. ve 1024. maddelerine dayanarak verilmiştir.
1. Hukuk Dairesi         2011/2230 E.  ,  2011/3422 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KAZAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 19/02/2010
    NUMARASI : 2008/241-2010/70

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, miras bırakan S.’nin mal kaçırmak amacıyla 4 parça taşınmazını satış suretiyle davalılara temlik ettiğini, satışların gerçek olmadığını ileri sürüp muvazaa nedeniyle tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tapuya tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalılar, iddiaların doğru olmadığını, dava konusu taşınmazların satışlarının gerçek olduğunu, murisin yaşlı olup satış ihtiyacının bulunduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, çekişme konusu taşınmazların satış bedelleri ile gerçek bedellerinin birbirine yakın olduğu, çekişme konusu 2417 parsel hakkında açılan şufa davasının eldeki dava açılmadan önce kabulle sonuçlanıp kararın kesinleştiği, şufa davasında dava konusu taşınmazların satışının gerçek olduğunun ileri sürüldükten sonra eldeki davada muvazaalı olduğunun iddia edilmesinin dinlenemeyeceği, satışların gerçek olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
      Karar, davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi . . raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.   
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakan S.’nin çekişme konusu 173 parsel sayılı taşınmazı 29.08.1996 tarihli akitle damadı R.A.a, Onun da 10.11.1997 tarihli akitle aynı yeri tanıdıkları(dünürünün kızı) U.e Ankara’ya, ondan da 06.03.1998 tarihli akitle davalı gelini Z. I.a satış suretiyle temlik edildiği; yine 2417 parsel sayılı taşınmazdaki 1/3 payını ve 2419 parsel sayılı taşınmazdaki 1/3 payını tanıdıkları (dünürünün oğlu) davalı C.Ankara’ya, aynı taşınmazlardaki 2/3 er paydaki verasette iştirak olarak diğer mirasçılar ile maliki olduğu paylarını 02.12.1999 tarihli akitle satış suretiyle oğlu davalı A. O.’a; son olarak 1043 parsel sayılı taşınmazı ise 22.08.2002 tarihli akitle davalı C.a satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    Gerçekten de, dava konusu 2417 ve 2419 parsel sayılı taşınmazlardaki 1/3’er payların davalı Cihan’a yapılan satışının mirasçı paydaş F.Ç.tarafından açılan şufa davasına konu olup, anılan davanın neticesinde bu taşınmazlardaki payların intikal gördüğü ve bu şekilde mülkiyetin davacı F.ya geçtiği saptanmakla, şufaya konu edilen paylar yönünden davanın reddine karar verilmesi doğrudur. Davacıların bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
    Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince; yapılan inceleme ve araştırma neticesinde miras bırakanın mal satmaya ihtiyacı olmadığı, akitteki satış değeri ile  satış tarihindeki gerçek değerleri arasında aşırı fark bulunduğu, taşınmazlar temlik edilmekle beraber temellük edenlerin taşınmazları kullanmadığı ve mirasçılardan A.O.ın yerleri tasarruf ettiği, bu durum karşısında ilk el konumundaki davalılara yapılmış olan temliklerin muvazaalı olduğu görülmektedir.
    Ancak, ikinci el konumunda olan Z.’nin Türk Medeni Yasasının 1023. maddesindeki koşulların gerçekleşmesi halinde edinimlerinin korunacağı tartışmasızdır.
    Ne varki, yukarıda değinildiği üzere taşınmazları edinenlerin tasarruf etmedikleri, ayrıca konumu itibariyle muvazaalı işlemi bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda bulundukları, bu nedenle Türk Medeni Kanununun 1024. maddesi aracılığıyla, 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanmayacakları açıktır.
    Hal böyle olunca; çekişme konusu 173, 1043 parsellerde davalılar Z. ve C.a; yine, 2417 ile 2419 parsellerde ise murisin davalı A. O.’a yaptığı satışlar bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
    Davacıların, bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,   24.3.2011  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     


     

    Hemen Ara