Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/1281 Esas 2011/3350 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/1281
Karar No: 2011/3350

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/1281 Esas 2011/3350 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/1281 E.  ,  2011/3350 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ    : ISPARTA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ    : 07/10/2010
    NUMARASI    : 2006/274-2010/228

    Taraflar arasında birleştirilerek  görülen davada;
    Davacı, miras bırakan babası H. İ.ye ait  Isparta 2. Noterliğinin 14.05.2004 tarihli düzenleme şeklinde vasiyetnamesinin Isparta Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/1104 Esas sayılı dosyasından açıldığını, vasiyet ile miras bırakanın 3623 parselini kendisine, değerli olan 8522 parselini ise davalı eşi ile çocukları olan diğer davalılara bırakarak mahfuz hissesinin ihlal edildiğini,  miras bırakanın daha önceden de  565 sayılı taşınmazını ölünceye kadar bakma akdi ile davalı eşi S. İ.ye temlik ettiğini, yapılan bu temlikin muvazaalı olduğunu,  murisin gerçek amacının kendisinden mal kaçırmak olduğunu  ileri sürerek, vasiyetnamenin iptaline, birleşen dosyadan muvazaa sebebi ile tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar, bakım borcunun yerine getirildiği, muvazaa iddiasının doğru olmadığını    belirterek, davanın reddini  savunmuşlardır.
    Mahkemece, muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesi ile birleşen dosyadan davanın kabulüne, vasiyetnamenin iptaline ilişkin iddiaların sabit olmadığı gerekçesi ile  vasiyetnamenin iptali davasının reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili ile davalılar vekili tarafından süresinde   temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, vasiyetnamenin iptali, birleşen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece vasiyetnamenin iptali konusundaki talebin reddine, muris muvazaasına ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
    Gerçekten de; mahkemece toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından vasiyetnamenin iptali konusunda açılan davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacının tüm temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
    Davalıların temyiz itirazlarına gelince; davacı, mirasbırakanın, davalı S.İ.17.09.1985 tarihinde  ölünceye kadar bakım akti ile temlik ettiği 565 parsel sayılı taşınmazın temlikinin, mirasçıdan mal kaçırma ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmış ve mahkemece iddianın subut bulduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll) Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlu suda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (B.K.m.5l4).Hemen belirtmek gerekir ki,  bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması, ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.       
    Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8).Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.  
    Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.     
    Somut olaya gelince; yukarıda da değinildiği üzere Borçlar Kanunu"nun 511. ve takip eden maddelerinde öngörülen ölünceye kadar bakma akitleri talihe bağlı akitlerden olup, mutlaka akit tarihinde bakım gibi bir gereksinimin varlığı şart değildir. Diğer taraftan bakım borçlusunun temlik edenin eşi olması, kendisine bakım koşuluyla temlik yapılmasına mani olmadığı gibi, aksine yasal bir düzenleme de bulunmamaktadır. Ayrıca, miras bırakanın ölümünden önce kanser olduğu, ışın ve kemoterapi gördüğü,  son dönemlerini  yatalak halde  geçirdiği, davalı S.ın  gerek hastalık dönemi, gerekse sair zamanlarda  bakım alacaklısının tüm ihtiyaç ve gereksinimlerini karşıladığı, miras bırakanın da sağlığında bakım koşulunun yerine getirilmediğine dair bir ihtaratı veya açtığı bir davanın bulunmadığı dosya kapsamıyla sabittir. Öte yandan, miras bırakanın sağlığında davacıya da niteliği elma bahçesi olan taşınmazı bağışladığı, diğer mirasçılarına da taşınmaz temlikinde bulunduğu anlaşılmaktadır. 
    O halde; değinilen bu somut olgular, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, miras bırakanın davalıya ölünceye kadar bakım akti ile yapmış olduğu temlikin mirasçıdan mal kaçırma amacı taşımadığı kabul edilmelidir.
    Hal böyle olunca; birleşen davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir. 
    Davalılar vekilinin temyiz itirazları belirtilen sebeplerle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,  23.3.2011  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
    .

    Hemen Ara