Taraflar arasında görülen davada;
Davacı Hazine, mülkiyeti davalılara ait 736 parsel sayılı taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığını, kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, özel mülke konu olamayacağını ileri sürerek, çekişmeli taşınmazın kıyıda kalan bölümünün tapusunun iptali ile terkini isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın Dairece, “…yapılan uygulama neticesinde dava tarihinde davacı hazinenin davasında haklı olduğu gözetilerek yargılama giderleri varsa davacının vekili avukatlık ücreti ve harçtan davalı tarafın sorumlu tutulması gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulması üzerine, mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Mahkemece, hükmüne uyulan bozma kararı gereğince işlem ifa edilerek davanın reddedilmesinde ve yargılama giderlerinin yazılı olduğu üzere hüküm altına alınmış olmasında karar tarihi itibariyle bir isabetsizlik bulunmamakta ise de karardan sonra 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasanın 16.maddesi ile 3402 Sayılı Yasanın 36.maddesine ilave düzenlemeler getiren 36/A maddesinde;" kadastro işlemiyle oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekalet ücreti dahil yargılama giderine hükmedilemez;" keza 17.maddesiyle de davalı tarafın sorumlu tutulmaması süreci uzatılarak infaz edilmemiş kararlar için de geçerli olduğu hükmünün öngörülmüş olması ve bu düzenlemelerin eldeki davada da gözetilmesi gerekeceğinden mahkemece, yukarıda değinilen yasal düzenlemeler gözetilerek, yargılama giderleri ve 29.5.1957 tarih 4/16 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince yargılama giderlerinden sayılan avukatlık ücreti yönünden bir karar verilmek üzere karar bozulmalıdır.
Öyleyse, davacı Hazine"nin diğer temyiz itirazları yerinde değildir, reddine, yukarıda değinilen hususlara ilişkin temyiz itirazlarının ise kabulü ile hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.