Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, 3820 ada 20 parsel sayılı taşınmazın ortak miras bırakanları babaları A. G. ait iken davalının kendilerini taraf göstermeden açtığı izale-i şuyu davası yoluyla vaki satışta davalının satın aldığını, haricen öğrendikleri izale-i şuyu davasını temyiz etmeleri üzerine kararın Yargıtay"ca bozulduğunu, taraf teşkili sağlanarak yeniden ortaklığın giderilmesi kararı verildiğini, ancak satış taleplerinin reddedildiğini ileri sürüp, tapu kaydının iptali ile hali sabıka ircasını istemişlerdir.
Davalı, ihale ile dava konusu taşınmazın mülkiyetini iktisap ettiklerini, ancak şartları varsa ihalenin feshi davası açabileceklerini bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, satış memurluğunca yapılan satışın usulüne uygun olmadığı izale-i şuyu davası ile belirlendiği halde davacı tarafça ihalenin feshi, hali sabıka irca ve yargılamanın yenilenmesi yollarına başvurulmaksızın tapu iptal ve tescil davası açılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, ihalenin feshi, eski hale getirme, yargılamanın yenilenmesi davaları açılmadan tapu iptali-tescil davasının açılamayacağı ve dinlenemeyeceği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 3820 ada 20 parsel sayılı taşınmaz A. G. adına kayıtlı iken A.G. ölümü üzerine bir kısım mirasçıları tarafından bazı mirasçılar taraf gösterilmeksizin diğer mirasçılar aleyhine açılan ortaklığın giderilmesi davasında tüm mirasçılar davada yer almadıkları halde 10.2.2005 tarihinde ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verildiği ve taşınmazın 23.1.2006 tarihinde cebri satış yoluyla davalı adına tescil edildiği ihalenin kesinleştiği, bu arada o davada taraf gösterilmeyen mirasçılardan A.G.in temyizi üzerine ortaklığın giderilmesi kararının Yüksek Yargıtay 6.Hukuk Dairesince;" taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerektiği" gerekçesiyle 10.7.2006 tarihinde bozulduğu, yine usuli eksiklikler nedeniyle bir kez daha bozulduktan sonra bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, 19.3.2009 tarihli karar ile ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verildiği, ancak satış memurluğunca 18.1.2010 tarihinde;"tapu malikinin davalı N. G.olduğu gerekçesiyle satış talebinin reddine" karar verildiği, davacıların satış memurunun işlemini şikayet etmeleri üzerine;"ortada satışı yapılması gereken ortaklığa konu taşınmaz bulunmadığından, satış memurluğu işleminin yerinde olduğu" gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilerek kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Eldeki davada, yukarıda açıklanan iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimi itibariyle davanın çekişme konusu taşınmaz kaydının davalı taraf adına oluşumunun illetten yoksun olduğu, bu nedenle yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu iddiasına dayalı olduğu T.M.K."nun 1024 ve 1025.maddesi hükmü uyarınca bu tür davaların davacıların mülkiyet hakkına dayalı olarak her zaman açılabileceği kuşkusuzdur.
Hemen belirtilmelidir ki, davalı ve bir kısım mirasçılar tarafından açılan Konya 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/1083 E. 2005/225 K. sayılı davada A. G.mirasçılarının tamamının taraf gösterilmedikleri sabittir. Kayıt maliklerinin tamamı davada yer almadıklarına göre elde edilen hükmün bu kişileri bağlamayacağı açıktır.
O halde, davacılar bakımından böylesi bir karara dayalı olarak yapılan cebri satışın ve buna bağlı tescilinin hukuki dayanağının olmadığı, bir başka deyişle ortada yolsuz tescil niteliği taşıyan bir temlik bulunduğu da açıktır.
Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.