Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları M. M.nun kızlarından mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak 641 parsel sayılı taşınmazdaki 3/6 payın ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile davalı oğlu Y.ya, yine 640 parseldeki 1/3 payını ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile davalı oğlu M.A.ye temlik ettiğini, davalıların miras bırakana bakıp gözetmediklerini ileri sürüp, miras payları oranında 640 parseldeki 1/3 payın, 641 parseldeki 6/8 payın tapusunun iptali ile adlarına tescilini istemişlerdir.
Davalılar, bakım borçlarını yerine getirdiklerini bildirip, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, murisin gerçek iradesinin ölünceye kadar bakım sözleşmesi yapmak olduğu, davacıların iddialarını kanıtlayamadıkları gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi. . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazlardan 640 sayılı parselin tamamı tarafların miras bırakanı M.M. adına kayıtlı iken 13.3.2003 tarihli ölünceye kadar bakım akdi ile davalı oğlu M.A."ye temlik ettiği, 641 parsel sayılı taşınmazın ise 3/6 payının ise miras bırakanın eşi ve tarafların annesi E. M.adına kayıtlı iken 13.3.2003 tarihli yine ölünceye kadar bakım akdi ile davalı Y."ya temlik ettiği, diğer taraftan aynı taşınmazın 3/6 payının da miras bırakan M.ya ait iken yine aynı tarihte ve satış yoluyla davalı oğlu Y."ya devrettiği, 640 ve 641 sayılı parsellerin yargılama sırasında imar uygulaması gördüğü ve oluşan yeni parsellerin tamamının davalılara özgülenerek adlarına kayıt tesis edildiği görülmektedir.
Davacılar, anılan temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmışlardır.
Hemen belirtilmek gerekir ki, davalı M.A.ye ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile devredilen 640 sayılı parsel yönünden işlemin danışıklı olmadığı belirlenmek ve bu olgu mahkemece benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacıların, bu taşınmaza ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Davacıların, öteki temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere; HUMK."nun 76.maddesi hükmü uyarınca olayları bildirmek taraflara, hukuki nitelemeyi yaparak olaya uygulanacak yasa hükmünü bulup uygulamak hakime aittir.
Somut olayda, davacılar dava dilekçesinde miras bırakanın dava konusu edilen her iki temlikinin ölünceye kadar bakım sözleşmesine konu olduğunu bildirmişlerse de, dosyaya getirtilen kayıtlardan 641 sayılı parseldeki miras bırakanın M. tarafından davalı Y."ya yapılan pay temlikinin satışa dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Belirlenen bu olgu karşısında davacıların davada asıl amaçlarının murisin yaptığı devrin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, miras payları oranında iptalini sağlamaktır. Diğer bir deyişle, davacılar miras bırakanın 641 parseldeki Y."ya yaptığı pay temlikinin de mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasındadırlar.
O halde, mahkemece anılan parselin ölünceye kadar bakım sözleşmesine konu olmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmiş olması yerinde değildir.
Hal böyle olunca, 641 sayılı parsel açısından iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin muris muvazaası iddiası bakımından irdelenerek değerlendirilmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, 641 parsel yönünden de yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesi yerinde değildir.
Davacıların, temyiz itirazları açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.3.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.