Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden paydaşı olduğu 6133 parsel sayılı taşınmazda özel parselasyon yapıldığını kendisine bırakılan 49 nolu özel parseldeki binayı davalıların haksız olarak kullandıklarını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemiştir.
Davalılar, davaya yanıt vermemişlerdir.
Mahkemece, sübut bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, bir kısım davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; kayden davacının paydaşı olduğu çekişme konusu taşınmaza, davalıların haklı ve geçerli bir nedenleri olmaksızın elattıkları belirlenerek davanın kabul edilmiş olması kural olarak doğrudur.
Ancak, dava çekişme konusu taşınmazın aynına ilişkin olup, nispi harca tabi davalardandır. Böylesi bir davada, dava değeri 492 sayılı Harçlar Yasasının 16.maddesi hükmü uyarınca elatılan yerin değeri ile istenilen ecrimisil miktarının toplamından ibarettir. Ne varki, davacı, dava dilekçesinde istenilen ecrimisil miktarını belirtmiş ve bu değer üzerinden harç tahsili yapılarak dava tedvir, intaç edilmiş olup, dava dilekçesinde, elatılan yerin değeri belirtilmediği gibi, keşfende belirlenmiş değildir.
O halde, elatılan yerinde değerinin belirlenmesi, buna göre harcın tamamlattırılması, bundan imtina edildiği takdirde 492 Sayılı Harçlar Yasasının 30. ve 32.maddeleri hükmünün gözetilmesi gerekeceği açıktır.
Öyleyse, mahkemece yukarıda değenilen ilkeler gözetilmeksizin yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi; kabul tarzı itibariyle de, çekişmeli taşınmazda hangi davalının hangi bölümü kullandıklarının açıkça saptanması, kullanıldığı belirlenen yerlerle bağlantılı olarak davalıların elatmasının önlenmesine karar verilmesi gerekirken, infazda tereddüde meydan verecek şekilde tüm davalıların birlikte elatmasının önlenmesine karar verilmiş olması da doğru değildir. Öte yandan, ecrimisil, harç, vekalet ücreti ve yargılama giderinin davalıların her birinin kullandıkları yerlerle bağlantılı olarak hüküm altına alınması gerekirken, bu hususunda gözetilmemesi isabetsizdir.
Kararı temyiz eden davalıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.