Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/575 Esas 2011/2978 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/575
Karar No: 2011/2978
Karar Tarihi: 16.03.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/575 Esas 2011/2978 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/575 E.  ,  2011/2978 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : NAZİLLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 30/12/2009
    NUMARASI : 2002/659-2009/261

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, miras bırakanı babası E.Ö.23 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bağımsız bölümün çıplak mülkiyetini mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı eşine temlik ettiğini ileri sürerek, miras payı oranında tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .. . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, temlikin mirasçıdan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 23 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bağımsız bölüm miras bırakana ait iken, murisin taşınmazın intifa hakkını uhdesinde bırakıp, çıplak mülkiyetini 6.7.2001 tarihinde davalıya satış suretiyle temlik ettiği, 1934 doğumlu olan murisin 3.2.2002 tarihinde öldüğü, mirasçıları olarak davanın tarafları olan davalı eşi, davacı çocukları ile dava dışı oğlu Bigal"in kaldıkları kayden sabittir.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan, miras bırakanın sağlığında mal varlığının tamamını veya bir kısmını,mirasçıları arasında hoşgörü ile karşılanabilecek makul ölçüler içerisinde paylaştırmışsa, mirasçısından mal kaçırma iradesinden söz etme olanağı yoktur. O halde, miras bırakanın denkleştirme yapıp yapmadığı üzerinde durulması, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden, taşınır, taşınmaz ve hakların araştırılması,tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin mercilerinden getirtilmesi, her bir mirasçıya geçirilen malların ve hakların nitelikleri ile değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınarak, paylaştırmanın mı yoksa mal kaçırma amacının mı üstün tutulduğunun aydınlığa kavuşturulması zorunludur.
    Somut olaya gelince, davacıların, miras bırakan E.in oğulları, davalı Ö."ın ise üçüncü eşi olduğu, miras bırakan ile davalının 25.12.1994"te evlendikleri ve çekişme konusu taşınmazda ikamet ettikleri, felç geçirmesi nedeniyle tek başına hayatını ideame ettirmesi mümkün olmayan murise davalının baktığı, her türlü gereksinimini giderdiği hasta olması sebebiyle murisin gerekli her türlü tedavisi ile ilgilendiği, davalının, murise ölünceye kadar bir eşin bakmakla ve göstermekle yükümlü olduğu şartların fevkinde ilgisini ve hizmetini esirgemediği dosya kapsamı ile sabittir.
    Oysa, çekişme konusu taşınmazın satış şeklinde davalıya temlik edildiği görülmektedir. Hemen belirtilmelidir ki, satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur.S. bir başka ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya bir emekte olabileceği kabul edilmelidir. Esasen yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında miras bırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Bir başka ifade ile murisin iradesi önem taşır.
    O halde, yukarıda değinilen somut olgular açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, miras bırakanın yapmış olduğu temlikle ilgili olarak gerçek amaç ve iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olmadığı ve bu amaçla temlikin gerçekleştirilmediği kabul edilmelidir.
    Hal böyle olunca, açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara