Esas No: 2010/12682
Karar No: 2011/2963
Karar Tarihi: 15.03.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/12682 Esas 2011/2963 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : LADİK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/06/2010
NUMARASI : 2008/73-2010/72
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, miras bırakanı M."un çekişmeli taşınmazı 2. Eşi Z."ye mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak temlik ettiğini, onunda durumu bilen davalı A.e devrettiğini, tüm işlemlerin danışıklı olduğunu ileri sürerek tapunun miras payı oranında iptal ve tescili olmadığı takdirde tenkis isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacının muvazaa iddiası sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.03.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat İ.K. geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal-tescil olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden miras bırakan M.un 26 parsel sayılı taşınmazı 28.04.2005 ve 17.11 2006 tarihlerinde davalı Z."ye satış suretiyle temlikinin, onunda taşınmazı 17.6.2007 tarihinde yakını olan diğer davalı A.e temlikinin 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı uyarınca yapılan soruşturma sonucu mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu, son kayıt malikinin de muvazaalı işlemi bilen ve bilmesi gereken konumda bulunduğu ve Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamyacağı belirlenerek ve bu olgu benimsenerek çekişmeli taşınmazın imar şuyulandırması sonucu davalı A. adına kayıtlı 7 nolu imar parselinin davacının miras payı oranında tapunun iptal ve tesciline karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.
Ancak, dava 20.000 lira değer gösterilmek suretiyle açılmış olup, keşfen saptanan değer üzerinden yargılama aşamasında harç ikmali yapılmamıştır. Dava, davacının miras payı oranında kabulle sonuçlanmıştır.
Öyle ise, harca esas alınması gereken dava değeri , iptal konusu yapılan ( 7 parsel sayılı taşınmazdaki 1305/ 2400 pay) payla sınırlı olup,vekalet ücretinin ise keşfen belirlenen değere göre harç ikmal edilmediğinden dava dilekçesindeki dava değeri üzerinden yine kabul kapsamına alınan pay gözetilerek takdir edilmesi gerekeceği kuşkusuzdur.
Ne var ki, davalı A. adına kayıtlı payın tamamının saptanan bedeli üzerinden fazla harç ve harcı tamamlanmayan değer üzerinden Avukatlık parasının hüküm altına alınmış olması doğru değildir.
Davalıların, bu yöne değinen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.