Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/12570 Esas 2011/2962 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/12570
Karar No: 2011/2962
Karar Tarihi: 15.3.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/12570 Esas 2011/2962 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalı torunun miras bırakan E.'nın 1105 parsel sayılı taşınmazı muvazaalı olarak aldığı için tapuların miras payı oranında iptal edilmesi istemiyle açılan bir dava sonuçlandırılmıştır. Mahkeme, davayla ilgili her türlü harcın eksiksiz olarak tamamlanması gerektiğini belirtmesine rağmen tamamlanmaması nedeniyle davanın değerlendirilmesine karar vermemiştir. Daire, kararı doğru bulmamıştır ve davacının muris muvazaası iddiası doğru kabul edilerek davayı kabul etmiştir. Karara göre, muris muvazaasının incelenmesinde gerçek irade ve amacın ortaya çıkarılması gereklidir. Muris muvazaasının geçerli olması için, sözleşmenin gerçek irade ve amaca uygun olarak yapılması gerekmektedir. Miras bırakanın torununa yaptığı temlikteki gerçek iradesinin satış olduğu sonucuna varılmıştır. Kararda, Harçlar Kanunu'nun 30 ve 32. maddeleri ile HUMK'nın 409. maddelerinin önemine dikkat çekilmiştir.
1. Hukuk Dairesi         2010/12570 E.  ,  2011/2962 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BURSA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 19/07/2010
    NUMARASI : 2009/340-2010/311

    Davacı, miras bırakanı E."nın dava konusu 1 ve 3 parsel sayılı taşınmazları (imardan önce 1105 parsel) mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalı torununa temlik ettiğini ileri sürerek, tapuların miras payı oranında iptal ve tescilini istemiştir.
    Davalı, çekişmeli yeri bedeli karşılığı satın aldığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, verilen kesin süre ve yapılan ihtara rağmen eksik harcın ikmal edilmediği gerekçesiyle Harçlar Kanununun 30, 32.maddeleri ile HUMK."nun 409.maddesi gereğince açılmamış sayılmasına dair verilen karar, Dairece;"dosya içeriğinden, mahkemece verilen süre içerisinde eksik harcın tamamlanmaması sebebiyle doğrudan davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Oysa, davacının (vekilinin) 24.12.2008 tarihli oturuma icabet etmemesi nedeniyle davanın müracaata bırakılması Harçlar Yasasının 30.maddesi delaletiyle HUMK."nun 409.maddesinde de öngörülen 3 aylık sürenin beklenmesi, bu müddet içerisinde harç ikmal edilmediği takdirde dosyanın re"sen ele alınarak açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözardı edilerek, yazılı olduğu üzere karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle" bozulmuş, bozma ilamına uyularak verilen sürede davacı taraf eksik harç ikmal ederek davayı takip ettiğinden davacının muris muvazaası iddiası sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.3.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat H. A.geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, miras bırakanın davalı torununa yaptığı temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmış, mahkemece de temlikin muvazaalı olduğu benimsenmek suretiyle, davacının miras payı oranında davanın kabulüne karar verilmiştir
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, miras bırakan E.Y.’ın 04.10.1989 tarihinde öldüğü, mirasçı olarak davacı oğlu A.Y., dava dışı oğulları R. Y. ve A. Y. ile ölü oğlu O.’ın oğlu davalı N.Y. ve dava dışı N. Y.’ın kaldığı, miras bırakanın çekişme konusu 1105 parsel sayılı (yeni 3404 ada 3 parsel, 3402 ada 1 parsel) taşınmazını 12.08.1969 tarihinde 6.500.00.-TL bedelle davalı torunu N.Y.a satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşınmaktadır. Bunun için de; ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olaya gelince; miras bırakan E.’nın hacca gitmek ve hac parası temin etmek için tarla niteliğindeki taşınmazını satılığa çıkardığı, A.’da çalışan davalıya taşınmazı satın almasının teklif edildiği, 12.08.1969 tarihinde kamulaştırma bedeli tahsil eden davalının, aynı gün tapuda bizzat miras bırakanın katıldığı iki tanık huzurunda yapılan resmi işlemle 6500.00.-TL bedelle taşınmazı satın aldığı, satış bedelinin ödendiğini miras bırakanın oğlu A., eşi ve kendisi tarafından görüldüğünü tanık H. Y.ın da ifade ettiği, miras bırakanın hacca gitmek için paraya ihtiyacı olduğu bu nedenle taşınmazını satılığa çıkardığı, satıştan sonra ki bir tarihte de hacca gittiği, Almanya’da çalışan davalının alım gücünün bulunduğu, temlikin yapıldığı gün 3.130,00.-TL kamulaştırma bedeli de tahsil ettiği, kamulaştırılan ayni yer 41 parsel sayılı taşınmaz m² birim değerinin 1.30.-TL olarak belirlendiği buna göre çekişme konusu 6450 m² taşınmaz bedelinin 8.385.00.-TL olması gerektiği, rayiç değer ile satış bedeli arasında aşırı bir farktan söz edilemeyeceği, kaldı ki; değerler arasında açık fark olduğu kabul edilse bile bu hususun tek başına muvazaayı kanıtlamaya yeterli olmadığı, ayrıca miras bırakanın davacı oğlu ve diğer çocuklarıyla ilişkisi iyi olduğu gibi, davalı torununa ayrıcalık ve üstünlük tanımadığı da dosya kapsamıyla sabittir.
    Hal böyle olunca; belirlenen tüm bu olgular ve yukarıda açıklanan ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, miras bırakanın torunu davalı N.ye yapmış olduğu temlikteki gerçek iradesinin satış olduğu, mirasçıdan mal kaçırma kastı bulunmadığına göre, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istekli davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir
    Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden, 15.3.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     

     

    Hemen Ara